Lütfen abone olun; lütfen paylaşın.
Abonelik bedava. Reklam falan da yok burada. Yani bana para getirmeyecek ama abone olarak şevkimi arttıracaksınız. Manevi desteğinizi esirgemeyin.
-+-+-+-+
Kendi Kendime Düşünürken
2024'ün ilk yazısı emekli hayatı üzerine bir denemeydi ve halihazırda emekli olan veya gelecekte emekli olmayı düşünenler için fikirler bulabilirsiniz orada. Belki katılırsınız, belki katılmazsınız ama üç yıllık taze emekli olarak aklımdan geçenleri yazmak istedim. Bu arada Ocak 2024'te küçük bir ameliyat geçirdim, kasık fıtığı onarımı.
26 Şubat 2024 postasına başka bir amaçla başlamıştım ama yazarken öğrencilik yıllarımı hatırladım, ordan devam ettim. 1970'li yıllarda literatür araştırmalarının nasıl yapıldığını yazdım. Gençlere çok farklı geleceğine eminim. Benim yaşımdakiler içinse nostaljik bir yolculuk .
Yirmili yaşlarınızdayken hayat, içinde yüzebileceğiniz sonsuz bir okyanus gibi gelir. Zor günler bile aslında yararlıdır çünkü sizi öldürmeyen şeyin sizi daha da güçlendireceğine inanırsınız. Uzak gelecekteki seneleri düşünmek, dürbünün yanlış tarafından bakmak gibidir; her şey çok uzakta ve farazidir. Ama gecikmeden o zamanlardan başlamanız lazım sağlıklı yaşamınızın temellerini atmaya.
19 Ağustos 2024'te derin bir dalış yaptım bu konuya. Okumamışsanız mutlaka okuyun. Yazıyı yazarken öğrendim ki, ırk veya milliyetten bağımsız olarak tüm insanlar diğer şartlar aynı olduğu takdirde aynı oranda yaşlanıyorlar. Aradaki farklılıklar, ki ne zaman öleceğimizi onlar belirliyor, sağlığımıza ne kadar hoyrat yaklaştığımızla ilgiliymiş. Genetik faktörler önemli tabii ama onların katkısı yalnızca %20-25. Gerçek belirleyici olan şey yaşam tarzımız. Çoğu insan sağlık bankalarındaki "kredi" bittiği için ölüyorlar diye bitirmişim yazıyı. Kıssadan hisse? Mevduatınızı hayatınızın erken dönemlerinden itibaren biriktirmeye başlayın.
Bu konular önemli ama sağlıkla ilgili paylaşımlarımı ana sayfada yapmaya devam edip herkesin canını sıkmak istemediğim için, bir Substack sohbeti başlattım sağlık ve refahla ilgili. Benden başka katılan az ama, eğer ilgileniyorsanız, abone olun.
Belki bunların hiçbirinin gerçekten önemi yoktur; belki de bunların hepsi bir rüyadır. Belki hepimiz ayrıntılı bir bilgisayar simülasyonunun içinde yaşıyoruz, varoluşumuz rüya içinde rüyadır. Bu fikri 16 Eylül 2024 tarihli yazımda araştırdım. Bir bilgisayar programı içindeki karakterler olduğumuza inananların sayısı artıyor. Modern zamanların dini itikatlarından biri diyebiliriz.
Kasım ayında, torunlarım Eleanor ve Hugo’ya alışılmış dışı bir hatıra bırakmanın çok yakında mümkün olabileceği fikri geldi aklıma.
İnanıyorum ki benim gibi görünen, düşünen ve konuşan, anılarımı bilen bir avatar yaratmak mümkün olacak yakında . Bu avatar, bir yazılım olarak süresiz "yaşayabilecek" ve torunlarımla, hatta eğer merak ederlerse onların torunlarının torunlarıyla sohbet edebilecek. Torunumun torunu ile bu minvalde kaydedilen hayali bir sohbeti kaydettim 12 Kasım gönderisinde.
Avustralya ile ilgili ne varsa
Geri dönüp baktığımda farkettim ki bu yıl Avustralya hakkında fazla yazmamışım. Memlekette işler sakin, belki o yüzden. Queensland eyalet seçimleriyle ilgili yazımdan bahsedebilirim ama muhtemelen umursamazsınız. Queensland'de bile pek çok insan umursamış gibi gözükmüyor.
Aşırı sükunet, sıkıcı bazen ama hiç bir zaman nahoş değil. Küresel kamuoyu da sanki öyle düşünüyor gibi. Daha altı hafta önce, 3 Kasım 2024'te, Melbourne ve Sidney'in dünyanın en yaşanabilir ilk dokuz şehri arasında yer aldığını öğrendik. İsviçre aynı listede iki şehri yer alan diğer tek ülkeydi.
Üçüncü Adam (1949) filmindeki Orson Welles şakasını hatırladım: “İtalya'da Borgia'ların yönetimi altında 30 yıl boyunca savaşlar, terör, cinayetler ve kan döküldü ama Michelangelo'yu, Leonardo da Vinci'yi ve Rönesans'ı işte o belalar yarattı. İsviçre'deki kardeş sevgisi, 500 yıllık demokrasi ve barış ne üretti insanlık için? Guguklu saat.”
Birisi de sorarsa, Avustralya’daki kardeş sevgisi, hırsız gürsüz demokrasi ve barış ne üretti diye, cevabını peşinen vereyim: Hills Hoist
Avustralya’nın başı çektiği başka bir alan: üniversite rektör maaşları. Eğer üniversite yöneticilerine (profesörlere değil) müstehcen maaşlar ödemek bir ülkenin bilimsel performansını arttırsaydı, Avustralya kesinlikle dünya birincisi olurdu. 25 Kasım yazımda belirttiğim gibi, bu güzelim ülkemde müflis üniversiteler bile yöneticilerine astronomik maaşlar ödemekte bir sıkıntı görmüyor.
Bununla birlikte, kimsenin de hakkını yemeyeyim. 8 Aralık'taki yazımda şunları belirtmiştim: Üniversitemin - ve özellikle de Okulumun - bu yıl Şangay Küresel Sıralamasında olağanüstü bir performans sergilemiş olması beni gururlandırmadı değil.
Bunların dışında, her gönderinin "Günlük" bölümünde Avustralya ve Brisbane bahsi oluyor. Yürüyüşlerimi, keyif aldığım meyveler ve ürünler, çarşı pazar, ve çoğu zaman fotoğraflar. Bazen “ciddi” kısımları okuyacak vakit bulamadıklarını ama günlük notlarını asla kaçırmadıklarını yazan okurlar oldu.
2024 yazılarımda bahsedilen Türkiye konuları
Türkiye için varoluşsal tehdit
Sürekli yazıyorum, su kıtlığı Türkiye için gerçek bir beka krizi ve bu kriz her yıl biraz daha derinleşiyor. Bazen sanki bu konuda kaygılanan tek benmişim gibi geliyor. Türkiye'nin güzide üniversiteleri konuyu görmezden geliyor. Mersin Üniversitesi'nden Dr Osman Orhan nadir bir istisna. Kendisini tanımıyorum. 28 Ocak 2024'te, Türkiye'nin su kaynaklarıyla ilgili hepimizi dehşete düşürmesi gereken araştırmasını aktardım. Hükümetler böyle sorunları teşhis ve tedavide aciz kaldığı zaman aydınlardan bir insiyatif beklenir. Ne yazık ki, Türk entellektüellerinin çoğu zamanlarını ve enerjilerini gerçek acil sorunlarla mücadeleye ayırmak yerine, farazi komplo teorileri ve boş siyasi tartışmalarla harcıyor.
Jeopolitik
12 Şubat 2024'te, Bir Sinn Féin üyesinin Kuzey İrlanda Başbakanı olduğu haberi ile başlayarak, Kuzey İrlanda’da oluyor da Türkiye de neden olmuyor diye devam edip PKK ile barış olasılığı üzerine yazdım. Kuzey İrlanda'nın çatışan vizyonları arasında nasıl bir örtüşme ve ortak zemin bulundu ve barış anlaşması nasıl bu ortak zemin üzerine nasıl inşa edildi? Türkiye’de mümkün mü? Yeterli büyüklükte benzer bir örtüşme Türkiye’de mevcut mu?
12 Nisan 2024'te, çok kutuplu bir dünyada Türkiye'nin jeopolitik yörüngesini araştırdım. Bana göre yeni küresel düzende Türkiye Yakın Doğu'nun hakim gücü haline gelecek. Niçin böyle düşündüğümü izaha çalıştım Türkiye Cumhuriyeti: Olgunlaşma Çağı başlıklı yazımda.
Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri de her şey gibi değişiyor. Türkiye, 1948'de, BM'nin Filistin'i taksim planı oylamasında çekimserdi ama iki ülke, Netanyahu’ya kadar dostane ilişkiler içindeydiler.
Suriye'de Esad rejiminin çöküşü, bir Türkiye-İsrail işbirliği fırsatı doğurdu; her iki ülke için de bu fırsatın kullanımı bir kazan-kazan senaryosu olabilir bence. 16 Ekim 2024'te İsrail'in 1948'den bu yana geçmişi hakkında yazmış ve ABD'nin bölgeden çekilmesinin İsrail için muhtemel sonuçlarına değinmiştim. Orta Doğu’da yaşam tarzı tercihleri açısından birbirine en fazla benzeyen iki ülke, Türkiye ve İsrail. Aralarında daha yakın bağların oluşması her ikisinin de yararınadır.
Türkiye, Rusya'ya karşı giderek daha kendine güvenli asörtif1 bir tavır sergilemeye başladı. 12 Şubat 2024'te AB ve G7'nin Moskova'nın petrol ticaretine yönelik yaptırımlarının ardından Türkiye'nin Rus ham petrolü ve rafine ürünler için kilit haline geldiğini yazdım. Belki ondandır, ama sanmıyorum. Daha derin, daha temel sebepler var bence fakat henüz bu konuda detaylı tahlil yapmama yetecek kadar güvenilir bilgim yok.
Türkiye'ye Seyahat
Nisan sonu Haziran arası Meliz ve ben İstanbul'daydık. İstanbul'dan ilk iki paylaşımım (30 Nisan ve 7 Mayıs) dört seneden sonra tekrar gittiğimiz İstanbul’daki ilk izlenimlerimizi anlatan seyahat notlarıydı. 11 Mayıs gönderisi Turk Fatih Tutak restoranında unutulmaz bir yemek deneyimine adanmıştı.
Gezimizin asıl nedeni, 17 Mayıs postasında yazdığım İzmit'teki sınıf buluşmamızdı. Bu arada, İstanbul'da 1 Mayıs gözlemlerimi yazdım. Erdoğan hükümeti siyasi söylemi sadece sembollere indirgemeye istekli görünüyor ve şaşırtıcı bir şekilde muhalefet de buna katılıyor.
Brisbane'e dönmeden önce, bir hafta Ölüdeniz’deydik. Ölüdeniz tarihi ve çevresel açıdan hassas bir bölge olması yanı sıra aynı zamanda bir deprem bölgesi. Depreme karşı yüksek bina yasağı, küçük kasaba cazibesinin korunmasına yardımcı olmuş.
Nihayet, Brisbane'e döndükten sonra yazdığım Türkiye gezimizin son yazısı, Kayaköy üzerineydi. Ölüdeniz'e sadece 9 km uzaklıktaki Kayaköy, 1923 yılında 6.000 kişiye ev sahipliği yapıyordu. Bugün ise büyüleyici ve düşündürücü bir hayalet kasaba.
Yüz yıl önce iki katlı bir evde yemeklerin pişirildiği ocağı inceliyorum.
Türkiye Enflasyonu
Türkiye’nin yüksek enflasyon oranına rağmen, Nisan 2024'te İstanbul emlak fiyatlarının hala Cenevre, Madrid, Dubai ve Mumbai gibi karşılaştırılabilir şehirlerin oldukça altında olduğunu yazmıştım.
Nisan ayı sonunda Türkiye'ye geldiğimizde, enflasyonun etkisini birinci elden gördük. Havaalanındaki taksi ücretinden bakkaldan aldığım ürünlere kadar hemen her şeyin dört yıl öncesine göre yaklaşık on kat artmış gibi geldi bana. Bu da yıllık %78 (1,78⁴ ≈ 10) enflasyon oranına denk geliyor.
Ölüdeniz’de, Avrupalı ziyaretçilerin, Türkiye'deki fiyatların kendi ülkelerindeki fiyatlardan daha yüksek olduğunu görünce, nasıl şaşırdıklarını gözlemledim.
Temmuz ayında, bloguma yeni bir bölüm ekledim. İstanbul'da Migros ve Brisbane Coles süpermarketlerinin online fiyatlarını kullanarak iki ülke arasındaki maliyet farklarını takip ediyorum.
ROGUE Dönemi Gönderileri
ROGUE, yaşadığımız çağı tasvir için Eylül 2023'te icat ettiğim bir kısaltma: Renaissance On Globe with Upheavals Everywhere (Küresel Rönesans ve Altüst Olmalar). Zaman zaman, bu süregit kargaşa dönemi hakkında yazmaya devam ediyorum.
11 Mart 2024'te, Batı dünyasında artan toplumsal huzursuzluğun bana göre dört temel nedenini sıraladım :
Aşırı bilgi yüklemesi (en belirgin şekilde sosyal medya ama sadece o değil),
Endüstriyel istihdamın küresel yeniden dağıtımı,
Orta sınıfların istikrarsızlaşması (istihdam dağıtımının doğrudan bir sonucu) ve
Yönetici seçkinler arasında uzlaşmazlık
Bu temel unsurların farklı tezahürleri üzerine yazdım sene boyunca:
ROGUE Çağında Teknolojik İlerleme
ROGUE çağının belirleyici özelliklerinden biri hızlı teknolojik ilerleme olacak. Sanayi Devrimi'nden bu yana kat kat artan küresel zenginlik son 50 yılda yerinde sayıyor çünkü teknolojik ilerleme durakladı. Ama bu duraklama artık bitmek üzere..
23 Temmuz 2024'te yazdım teknolojik ilerlemenin neden bu kadar uzun süredir durakladığını ve neden şimdi yeni bir yükselişin eşiğinde olduğumuza inandığımı. Bana umut veren yalnızca yapay zeka gelişmeleri değil. O postayı okursanız göreceksiniz. Yine de yapay zeka kesinlikle bir ilgi odağı. Mamafih yapay zekanın potansiyeli konusunda çoğu kişiden daha kötümserim. Tek başına model parametre sayılarını arttırmak yetkin AI’ya varmak için yeterli olmayacak. AGI'nin (yapay genel zeka) yakın zamanda geleceğini de düşünmüyorum.
ABD İmparatorluğunun Gerileme Devri
ROGUE döneminin kritik bir özelliği ABD’nin dünya üstündeki nüfuzunun hızla azalması. Bu süreç yalnızca küresel ölçütlerde değil, aynı zamanda ABD yerel ekonomisinde ve yaşam kalitesindeki göstergelerde de gözlenebiliyor artık.
Mesela 4 Ağustos 2024 tarihinde yazdım: Amerika Birleşik Devletleri, kişi başına en yüksek sağlık harcaması yapan ama emsalleri arasında halkının sağlığı en kötü olan ülke. Aynı minvalde, Chris Hedges’in kitabını da okuyabilirsiniz.
Bush’la başlayıp Obama ve Biden’la devam eden düzen ABD halkı için o kadar kötü oldu ki, alternatifini bilmese de seçmen kim gelirse gelsin (Cumhuriyetçi ya da Demokrat) alışılmış aktörlerden daha iyi olacağına inanıyor. Bu yüzden, ABD başkanlık seçimlerinden altı hafta önce, birçok kusuruna rağmen seçmenlerin Trump'ı destekleyebileceğini yazdım.
Küresel Eşitlenme ve Ulusal Eşitsizlik bir arada artıyor
Uluslar arasında eşitsizlik azalırken, her ulusun kendi içinde eşitsizlik artıyor. Bunu gösteren grafiği 23 Temmuz 2024'te paylaştım. Hemen hemen her ülkede, gelir eşitsizliği son 15 yılda artmış. Grafikte, Güney Afrika ve Brezilya en eşitsiz iki ülke iken, Avustralya’da eşitsizlik nisbeten az gözüküyor ve Türkiye ise ortalarda bir yerde.
ROGUE Çağının Kazanan ve Kaybedenleri
Yeni dönem, değişen şartlara uyum sağlayan ülkeleri kollarken, modası geçmiş 20. yy stratejilerine bağlı kalanlara felaket getiriyor. Venezuela bir örnek. Bol petrol kaynaklarına rağmen, 4 Ağustos yazımda detaylandırdığım nedenlerle, Güney Amerika’nın kişi başına GSMH açısından en yoksul ülkesi olmaya devam ediyor.
Bu arada, küresel yatırımcılar, ABD borsasına güven duymaya devam ediyor. 2 Eylül 2024'te şunları kaydettim: ABD dünyanın toplam ekonomik üretiminin %18'inden azını üretirken, borsası küresel piyasa değerinin yaklaşık %70'ini oluşturuyor. Yani, yatırımcılar ABD şirketlerine yatırdıkları her dolardan diğer ülkelerdeki şirketlere kıyasla üç kat daha fazla gelir elde edebileceklerine inanıyorlar. Bu güvenin nedenlerini anlamak zor. Ama öte yandan paranın bir yere yatması lazım.
Çin’de sıkıntılar
ABD ciddi olumsuzluklarla karşı karşıya iken, ROGUE döneminde ABD’nin en önemli rakibi Çin de pek rahat değil. Daha yeni, 12 Kasım 2024'te yazdım Çin'in bugün karşılaştığı bazı önemli zorluklar hakkında. Her şerde vardır bir hayır diye bitirdim o yazıyı. Çin, bu sayede, ABD’deki savaş heveslisi şahinlere belki daha az tehditkar görünür umudu ile.
Gelecek için Enerji Teknolojileri
Hidrojen Enerjisi: Hala bir Hayal mi?
15 Ocak 2024'te ACES Delta firması hakkında yazmıştım. ABD merkezli bu JV devlet desteği ile başlanılan bir yeşil hidrojen projesi için Çin’den elektrolizör ithal ediyor. Bu gibi haberleri okurken, açıklanan verimlilik oranına bakarım. Bu haberde verimlilik açıklanmamıştı. Diğer açıklanmış verileri kullanarak kendim hesaplamak zorunda kaldım. Hesapladığım verimlilik yalnızca %55,6 idi. 15 Ocak yazımı şöyle bitirmiştim: eğer elektrolizör verimliliğinde son teknoloji buysa, çok abartılan hidrojen enerjisi devrimi hayallerde kalmaya devam edecek.
Avustralya’da bir ara herkes hidrojen sevdalısı olmuştu. Bundan büyük çapta, bir önceki Baş Bilim Danışmanımız (Chief Scientist) Alan Finkel’i sorumlu tutuyorum. 26 Mart’ta yazmışım: Açıklanan hidrojen projelerinin yalnızca %7'si hayatta kalmış. Ana engel? Maliyet.
Hidrojenin şansını arttırmanın bir yolu, diğer yakıtların fevkalade üstünde olan alev sıcaklığını değerlendirecek, yani yüksek verimli, ısı motorları yapmak. 19 Haziran 2024'te belirttiğim gibi, bunu söylemesi kolay ama yapması zor. Aşırı sıcaklıklara dayanabilecek malzeme gerekiyor. Bu konuda çalışanlar var ama ilerleme yavaş.
Jeotermal Enerjiye Yeniden İlgi
2024 yılı boyunca özellikle ABD’de derin jeotermal enerjiye ilgi arttı. 10 Nisan'da Fervo Enerji hakkında şunları yazmıştım: Bu şirket kuyu açma maliyetlerini kuyu başına 4,8 milyon dolara düşürdü. Bu rakam, ben yirmi sene önce derin jeotermal enerji enerji konusunda çalışırken şahit olduğumuz maliyetlerin yarısı.
Maliyetler düşünce, ilgi artıyor. 2 Eylül'de şunları yazmışım: ABD’de iki şirket, Sage ve Fervo, 470 MWe kapasiteli iki santral için PPA (elektrik satış kontratı) imzaladı. Jeotermal enerjiye bu yenilenmiş odaklanma, gelecekteki enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde etkili olabilir.
Çin'in UHVDC İletim Hatları: Avustralya için Dersler
8 Temmuz 2024'te şunu yazdım: Dünyanın en uzun ultra yüksek voltajlı doğru akım (UHVDC) elektrik iletim hattı, Çin'de kilometre başına 1,8 milyon dolar gibi şaşırtıcı derecede düşük bir maliyetle inşa edildi. Bu hat 12.000 megawatt elektrik taşıyor. Avustralya'da maliyetler böyle olsaydı, kimsenin yaşamadığı ama güneş ve arazinin mebzul miktarda bol olduğu merkezde devasa güneş enerjisi çiftlikleri inşa etmek ve kıyıdaki nüfus merkezlerine enerji sağlamak son derece mantıklı bir seçenek olurdu.
Maalesef Avustralya'da herşey çok daha pahalı. Örneğin, 2 Eylül'de yazmışım: Queensland CopperString projesinin şu andaki maliyeti $/MW/km bazında Çin'in UHVDC hatlarından 30 kat daha fazla olacakmış.
UHVDC hatları, Çin’in, batıdaki güneş enerjisi çiftliklerinden elektriği doğudaki tüketim merkezlerine iletmesine olanak veriyor. Çin'in yenilenebilir enerjide dünyaya liderlik etmesinin temel nedeni bu. 2023 yılında küresel yeni yenilenebilir enerji kapasitesinin %63'ü Çin'de kuruldu bu Çin’i güneş enerjisi kapasitesinde tartışmasız dünya lideri yapıyor.
Avustralya İçin Nükleer Enerji Önerisi
19 Haziran 2024'te Avustralya Muhalefetinin lideri Peter Dutton, partisinin bir sonraki seçimi kazanması durumunda hükümetin kömür yakıtlı mevcut yedi enerji santrali sahasında yedi büyük nükleer enerji santrali (NPP'ler) inşa edeceğini duyurdu.
8 Temmuz yazımda bu teklifi inceledim. ve Avustralya elektrik şebekesinin yapısını temelden değiştirmediğimiz sürece bu önerinin ticari fizibilitesinin imkansız olduğu sonucuna vardım. Eğer, Dutton, şebeke değişikliği de önerirse (ki sanmıyorum), böyle bir değişikliği memnuniyetle karşılardım. 1990'larda giydiğimiz Thatcherci deli gömleğini çıkarmak için ödememiz gereken bedel oysa, pahalı bir nükleer seçeneği bile desteklerim.
Nükleer Enerji Teknolojisindeki Gelişmeler
Nükleer enerji teknolojisinde uluslararası alanda bazı ilginç gelişmeler yaşansa da henüz yeni teknolojileri kullanan bir ticari tesis üretime başlayamadı:
• Westinghouse'un eVinci'si: Westinghouse kendisi paketleyip pazarlamaya karar verdi. Westinghouse'un küçük jeneratör pazarında tecrübesi olmadığı için bu kararın stratejik bir hata olduğuna inanıyorum.
• Küçük Modüler Reaktörler (SMR'ler): Çok sözü edildi ama ortada henüz bir şey yok. Pek çok proje yarı yolda kalıyor.
Örneğin, Kasım 2023'te şunu yazmışım: NuScale'in UAMPS projesi maliyet artışları nedeniyle ileri bir aşamada olmasına rağmen sona erdirildi.
Neredeyse tam bir yıl sonra, 3 Kasım 2024'te, bir diğer SMR firması Ultra Safe Nuclear Corporation (USNC), iflas ettiğini duyurdu.
• Natriyum Reaktörü: 8 Temmuz 2024'te Natrium reaktörü hakkında yazmıştım. Bill Gates'in desteklediği bir konsorsiyum tarafından yönetilen bu proje başarı ile tamamlanırsa, nükleer enerji sektörü için gerçekten bir sıçrama olabilir. Ancak projenin bitiş çizgisine ulaşıp ulaşmayacağı ve amaçlanan performansı gösterip göstermeyeceği henüz bilinmiyor.
-+-+-+-+
Okuduğum kitaplar
Günlük
-+-+-+-+
Noel
2021 Sayımında, kendine Hıristiyan diyen Avustralyalıların toplam nüfusa oranı %43,9 idi. Herhangi bir dini bağlılığı olmadığını beyan edenlerin oranı (%38,9) onun azıcık altında. Bu oranlara rağmen, Noel her yerde kutlanıyor.
Geçen Pazar, Mt Gravatt Çiftçi Pazarlarında, uzun süredir alışveriş yaptığım bir çiftçi büyükanne ile sohbet ediyordum. İkimiz de birbirimizi ne zamandır tanırız, her pazar günü torunlarımızla ilgili not paylaşırız. Noel planlarımı sordu, ben de Noel gününü (25 Aralık) oğlumuz Taylan ve eşi Yi, iki torunumuz ve dünürlerle geçireceğimizi söyledim. Gelinim Yi mükemmel iyi aşçıdır, Noel yemeğini gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum dedim.
Kendisi de Noel'i iki torununun da aralarında bulunduğu ailesiyle birlikte geçirecekmiş. İkimiz de Noel'in her şeyden önce aileyle birlikte olunacak bir zaman olduğu konusunda mutabık kaldık.
Ben küçükken Türkiye’de Noel diyince yıl başını anlardık. Yılbaşı geceleri toplanılır, aile ve bazen komşularla bir arada hoş vakit geçirilirdi. Tombala ve Papazkaçtı oynardık, içki kullananlar içerdi, çerez yerdik. Bütün bunları yaparken, geri planda o zamanların tek kanalı olan TRT'de Yılbaşı programını izler, rahmetli Zeki Müren’le yılı bitirip gece yarısı sonrası çıkan dansözle yeni yıla girerdik. Meliz ve ben hem oralı hem buralı olduğumuz için, tekrarlıyoruz. Noel Günü çocuklarımızla yiyoruz. Yılbaşı gecesi de geniş aile (kayınpeder kayınvalide bacanaklar baldızlar çocuklar torunlar) hep beraber toplanıyoruz. Bu sefer de plan öyle.
Renkli Boya Kalemleri
One little, two little, three little crayons (bir küçük, iki küçük, üç küçük renkli kalem) diye bir şarkı var. Eleanor çok seviyor.
O sevdiği için, bütün aile renkli pastel boya kalemlerine aşığız şu sıralar. İşte pastel boya tişörtümle ben:
ve işte Meliz'in Eleanor için kavun ve çilekleri kalem gibi sergilediği meyve tabağı:
İstanbul - Brisbane fiyat kıyaslaması - AT endeksi
Temmuz ayında, Avustralya (AU)-Brisbane Coles süpermarket ve Türkiye(TR)-Istanbul Migros süpermarket fiyatlarını karşılaştırmak için AT endeksi diye bir sepet yapmıştım. Bu sepet için 20 Aralık fiyat kıyaslaması aşağıda Türk Lirası olarak resmediliyor. Avustralya fiyatlarını Türk lirasına çevirirken, döviz kuru olarak 1 AUD=21.93 TRY kullandım.
AT endeks grafiği aşağıda Temmuz’dan beri gelişmeyi gösteriyor. Şekildeki y ekseni, Avustralya fiyatlarının Türkiye fiyatlarına oranını gösteriyor. Eğer y=1 ise, Avustralya ve Türkiye fiyatları eşitlenmiş demek.
Trend (kırmızı çizgi) negatif, yani 5 Temmuz 2024'ten bu yana Türkiye fiyatları yavaş yavaş Avustralya fiyatlarına yaklaşıyor. Bu grafiğe göre, Türkiye’de enflasyon yavaşlamış görünüyor.
Yukarıdaki tabloları ve çizimi oluşturma kodu github depom ve eğer ilgileniyorsanız indirebilirsiniz.Kullandığım veri tabanı ve yazılımları github’dan indirebilirsiniz isterseniz.
İngilizce ‘assertive’ sözcüğü için uygun bir Türkçe sözcük bulamadım
Halim yazılarını ilgiyle takip ediyorum, sağol; bu vesileyle Yeni Yılını kutlar ailen ve sevdiklerinle birlikte sağlık, huzur ve mutluluk dolu günler geçirmeni dilerim
Halim'cim eline, aklına sağlık. Çok güzel bir 2024 derlemesi yapmışsın.
Bu vesileyle sizlere çok güzel yeni yıllar diliyoruz.
Seni, Meliz'i, Yi'yi, Taylan'ı, Eleanor'u ve Hugo'yu kucaklayıp sevgiyle öpüyoruz.