Kaç yaşında öleceksiniz?
Yaş grubunuzun yarısının artık hayatta olmayacağı yılı güvenilir bir şekilde tahmin edebiliriz. O yıl geldiğinde, grubun hangi yarısında olacaksınız?.
Lütfen abone olun; lütfen paylaşın.
Abonelik bedava. Reklam falan da yok burada. Yani bana para getirmeyecek ama abone olarak şevkimi arttıracaksınız. Manevi desteğinizi esirgemeyin.
İstediğiniz Paylaş opsiyonu yoksa, doğrudan linki kopyalayıp dilediğiniz yere gönderin.
-+-+-+-+
Son yazımda yüksek sağlık harcamalarına rağmen sağlık konusunda ABD’nin nasıl diğer ülkelerin gerisinde kaldığını belirtmiştim. Örneğin, ABD kişi başı sağlık harcamaları Avustralya'nınkinin iki katı ve Türkiye'nin sekiz katı olmasına rağmen, ortalama ABD yaşam beklentisi (77 yıl), Türkiye ortalamasından (76 yıl) sadece biraz yüksek ve Avustralya ortalamasından (84 yıl) yedi yıl daha düşük.
O yazıyı yazarken aklıma geldi. Ben şu an 69 yaşındayım. Hayat beklentim için Türkiye normunu kullanırsam, 2032 Brisbane Olimpiyatlarını görememe ihtimali yüksek.
Hayatın geri kalan yıllarını gelecek olaylarla ölçmeye başlamak ürkütücü ve alışık olmadığım bir olay. Sanki tatildeymişsiniz ve en sevdiğiniz grubun posterini görmüşsünüz, ne güzel ben de izlerim diyorsunuz, sonra aklınıza geliyor ki onların geldiği tarihte siz gitmiş olacaksınız.
Her yıl biraz daha kısa
Her ölüm erkendir
Günler çoğaldıkça azalır
(Ezginin Günlüğü, Galata Köprüsünün Şarkısı)
Değişik uluslar için yayınlanan hayat süresi istatistikleri ile bireysel yaşam beklentileri arasındaki ilişkiyi irdelemek amacı ile başladım bu yazıya. Milli ortalamalar ile bireysel beklenen ömür süreleri arasında bir ilişki var ise eğer dedim, acaba ben hangi grup içinde sayılacaktım.
1955 yılında Türkiye'de doğdum. 24 yıl Türkiye'de yaşadım, ardından 3 yıl ABD'de kaldım ve son 42 yıldır Avustralya'dayım. Türk istatistiklerini mi kullanmalıyım? Avustralya istatistiklerini mi? Yoksa üçünün ağırlıklı ortalamasını mı? Literatüre göre, bu yaklaşımların hiçbiri tamamen doğru değil. Literatür ayrıca, hükümetlerin hayati istatik hesapları yapıp tablolar yayınlama sebebinin tamamen gelecekteki emeklilik ve sağlık harcamalarını planlayabilmek için olduğunu; bu tabloların kişisel planlama için yararlı olmadığını öne sürüyor. Ama şimdilik bu ikinci noktayı bir kenara bırakalım.
Göçmenler için Yaşam Beklentileri
2016 nüfus sayımı verilerini kullanarak ve yıllık ölüm rakamlarını ABS1den alarak, Huang, Guo ve Taksa (2024), Avustralya'daki göçmen ve Avustralya doğumlu insanların yaşam beklentilerini ve sağlıklı yaşam beklentilerini inceleyip yurtdışında doğmuş nüfusun genellikle daha uzun yaşadığı sonucuna varmışlar.
ABD ve Kanada'da göçmenlerin deneyimleri, Avustralya'da gözlemlenen gibi imiş.
Büyük ve homojen olmayan popülasyonlar için hesaplanan ortalamaları kullanarak kişiler için tahmin yapmak doğru değil çünkü bireylerin diyet, genetik, yaşam tarzı ve egzersiz alışkanlıklarında farklılık çok fazla. Yine de, milli tabloları incelemek, insan ölüm nedenlerini ve hayatın sınırlarını anlamamıza yardımcı olacaktır. O nedenle, hükümetlerin bu rakamları nasıl tertip ettiğini anlamaya çalışalım.
Yaşam Tabloları
Avustralya hükümeti, her beş yılda bir yapılan nüfus sayımlarından sonra, devletin emeklilik ve sağlık hizmeti taahhütlerini belirlemek için gelecek nüfus projeksiyonlarını yeniden hesaplayıp tablo olarak yayınlıyor.
Geçmiş kayıtları gözden geçirdiğimizde, genel yaşam beklentilerinin son yüzyılda istikrarlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Örneğin, 1900 yılında doğan kız bebeklerin ortalama yaşam beklentisi 57 yıl iken, 1960 yılında doğanlar için bu süre 74 yıla yükselmiş. Erkek bebeklerin hayat beklentileri de benzer bir düzelme sergilemiş ama her zaman kadın hayat beklentilerinin altında olmuş.
Yaşlıların geri kalan yılları üzerine beklentiler o kadar hızlı gelişmemiş. Örneğin, 2000 yılında 85 yaşında olan erkeklerin yaşam beklentisi, 1885 yılında 85 yaşındaki erkeklerin yaşam beklentisiyle aynı:
Durum, 65 yaşındakiler için birazcık daha iyi:
Daha gençler için, mesela 30 yaşındakiler için, yaşam beklentilerindeki düzelme daha erken başlamış:
Türk İstatistikleri
Türkiye'deki yaşam beklentileri hakkında benzer tarihsel veriler bulamadım, ancak trendlerin Avustralya'dakilere benzer olacağı kanısındayım.
Türkiye için TÜİK sayfasında şu rakamlar var:
Avustralya eğrilerini, Türkiye'nin 2016-2018 rakamlarına göre ayarlayarak, Türkiye için de grafikler üretebilirim ama buna gerek yok.
Niçin gerek yok, çünkü ulusal yaşam beklentisi istatistiklerinin temel amacı, hükümetlerin mali planlamasına yardımcı olmak, bireylerin kendi yaşam planlamasına yardımcı olmak değil.
İster Avustralyalı olun, ister Türk, ister Fransız, ya da Amerikalı, kendi yaşam beklentinizi tahmin etmek için, diyet, egzersiz, yaşam tarzı vb. açısından size benzer bir gruptan gelen verileri göz önüne almanız gerekiyor. Yaşam beklentiniz, sizin ulusunuzun ortalama değerinden ziyade, bu size benzer grubun beklenen değerine yakın olacaktır.
Gompertz Fonksiyonu
Ulusal yaşam beklentisi istatistikleri, her yıl kayda geçen ölüm rakamlarından elde edilir. Ölüm verisi dağılımınını ifade etmek için, Gompertz fonksiyonu kullanılır. Bu fonksiyon x yaşındaki bir bireyin x+t yaşına kadar hayatta kalma olasılığını ifade eder.
Burada, m(x), x yaşındaki ölüm riski ve Gompertz formunda şöyle gösteriliyor:
m0, temel ölüm hızını (veya 0 yaşındaki ölüm riskini) temsil eder. İkinci parametre, b, yaşlanma hızını temsil eden sabit pozitif bir rakam olup oran parametresi olarak bilinir. Oran parametresi b'nin tüm insanlar için geçmişte ve günümüzde aynı olduğunu gösteriyor araştırmalar (Vaupel, 2010).
Ölüm oranlarındaki farklılıklar, m0 parametresinin insandan insana farklı değerler almasından kaynaklanır.
Yaşam Beklentisi Varyasyonları
Aşağıdaki şekil, 65 yaşındaki Avustralyalılar için beklenen yaşam süresinin yıllar içinde nasıl değiştiğini gösteriyor. Bunu 2015-2017 Avustralya Yaşam Tablolarından kopyaladım.
Renkli bölgeler, belirli bir yıldaki tüm 65 yaşındakilerin %80'ini kapsıyor. Örneğin, 2021'de 65 yaşına girdim. Benim yaşındakiler için, sene eksenini 2021'e kadar uzatmam gerekti. 2021 yılında 65 yaşında olanlar için, çeyrek aralığı yaklaşık 15 ila 26 yıl imiş, bu da Avustralya'daki yaş grubumun %50'sinin 2021’de 65 yaşına girdikten sonra 15 ila 26 yıl daha yaşayabileceğini, yani 80 ila 91 yıl arasında yaşam beklentileri olduğunu göstermekte. Aynı yaş grubu için ondalık aralığı ise 8 ila 31 yılmış, bu da yaş grubumun %10'unun 96 yaş gününü kutlayabileceğini ve %10'unun da 73 yaşına ulaşmadan öleceğini gösteriyor.
Bu geniş sınırlar içinde ben neredeyim. Geçmiş literatürde, bir bireyin temel ölüm oranının belirleyicileri olarak birkaç fiziksel ve genetik özelliğin yanı sıra yaşam tarzı seçimleri listeleniyor. Bunlardan bazıları şunlar:
Gelir
Eğitim seviyesi
Zenginlik
Sosyal statü
Irk
Sigara
Alkol tüketimi
Egzersiz
Beslenme alışkanlıkları
Uyuşturucu kullanımı
Duygusal durum
Genler, varyasyonun yaklaşık %25'ini oluştururmuş (Vaupel, 2010) ama hangi genlerin neden sorumlu olduğu bilinmiyor. Peter Attia, fiziksel aktivite ve egzersizin, diyetten sonra en önemli belirleyiciler olduğunu savunuyor (Attia, Outlive, 2023).
Sonuç
Hükümetler, ulusal yaşam tablolarını, sen ben için değil, esas olarak gelecek emeklilik ve sağlık harcaması yükümlülüklerini hesaplamak için hazırlarlar.
Irk veya milliyet ne olursa olsun, tüm insanlar aynı hızda yaşlanır. Sağlıkları farklı hızda bozulduğu için farklı zamanlarda ölürler, bu bozulmanın bir kısmı genetik faktörlerden ( %20-25 ) kaynaklanır, ancak esas olarak yaşam tarzı seçimlerine bağlıdır. Başka bir deyişle, çoğu insan sağlıksızlıktan ölür.
Genetik ve yaşam tarzı varyasyonları, Avustralya'daki 65 yaşındaki erkeklerin %80 için [+%50, -%60 ] bir ortalama yaşam beklentisi yayılımına neden olur. Genetik ve yaşam tarzı farklılıkları nedeniyle bu rakamlar diğer ulusal gruplarda biraz değişebilir.
Genlerimizi değiştiremezken, nasıl yaşadığımızı, yediğimizi, içtiğimizi, egzersiz ve uyku düzenimizi değiştirebiliriz.
Çoğu insan, sağlıklı yaşam süresinin, yani iyi sağlık içinde geçirilen yaşam süresinin, toplam yaşam süresi kadar önemli, hatta daha önemli olduğu görüşündedir. Ancak, tek amacınız sağlıklı yaşam sürenizi artırmak bile olsa bu yaşam sürenizi de arttıracaktır.
Bu konu önemli. Literatürü takip etmeye devam edeceğim. Sağlık meselelerinde kişisel görüşler, tercih ve deneyimleri tartışmak için bir Substack sohbet platformu başlatmayı planlıyorum.
Zaman dolduğu için değil sağlık tükendiği için ölünüyor.
Kaynaklar
Attia, P., Outlive: The Science & Art of Longevity, 482 pages, Penguin, 2023.
Australian Life Tables 2015-2017
Huang, G., Guo, F., Taksa, L. et al. Decomposing the differences in healthy life expectancy between migrants and natives: the ‘healthy migrant effect’ and its age variations in Australia. J Pop Research 41, 3 (2024). https://doi.org/10.1007/s12546-023-09325-8
Vaupel, J. Biodemography of human ageing. Nature 464, 536–542 (2010). https://doi.org/10.1038/nature08984
-+-+-+-+
Kısa Kısa
Boeing’in Sıkıntıları Devam Ediyor
Boeing Starliner kapsülü 5 Haziran 2024'te NASA astronotları Butch Wilmore ve Suni Williams'ı Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) taşıdı. Bir hafta kalıp aynı araçla döneceklerdi güya ama araç bozuldu.
İlk başta, Boeing ve NASA ağız birliği ile aksaklıkları pek büyütmez gözüktüler ama şimdi anlaşılıyor ki durum ciddi. Araca manevra kabiliyeti sağlayan thrusters hala arızalı. Muhtemelen astronotlar Şubat 2025'a kadar istasyonda bekleyip, o zaman planlanan SpaceX'in Crew Dragon aracı ile geri gelecek. Boeing kapsülü, SpaceX aracına yer açmak amacıyla ISS'den sökülüp uzaya atılacak.
Gecikmeler, yönetim sorunları ve mühendislik hataları nedeniyle Boeing bu projede zaten 1,5 milyar dolar zarardaymış. O kadar masraftan sonra, bu hata o zararın üstüne tüy dikti. Boeing gibi bir firma için utanç verici bir performans.
Starliner projesi bu şekilde biterse, Boeing için son yirmi yılda ikinci büyük başarısızlık olacak. Diğeri, ölümcül kazaların ardından FAA tarafından iki yıl boyunca uçuştan men edilen Boeing 737 MAX idi. Yeniden uçuş izini verildi ama yeni satış az. Statista sayfasındaki şu grafik Ocak 2024 itibarıyla faaliyette olan Boeing 737 MAX 9 uçaklarını gösteriyor. Amerikan firmaları dışında kullanan pek yok.
Not: Son okuduğum bir haberde, bir Rus kargo aracının Uzay İstasyonuna erzak götürdüğünü okudum. Maalesef insan taşıma düzeneği yokmuş.
-+-+-+-+
You Tube
İlk bölümde okuduğunuz hayat memat konularını yazarken bu videoya rasgeldim. Antalya’da ihtiyarlar üniversitesi diye başlık atmış Çin televizyon kanalı. Hem normal sınıf dersleri var hem de marangozluk, resim, bahçe gibi pratik dersler:
Çok hoşuma gitti. Keşke bizim üniversitede de böyle şeyler yapmaya niyet ve kaynak olsa. Çin CGTN televizyon kanalında yayınlanmış olması ayrıca ilgimi çekti.
Günlük
Mahallede turlarken
Brisbane'in enlemi -27.4°, Oğlak Dönencesi'nin yaklaşık 4° güneyinde. Kuzey yarımküredeki muadili +27.4° Sahra ve Arap çöllerinden geçer. Yani burası kurak bir yer.
Yaşadığımız mahallede küçük dereler var ama sadece yağmur yağdıktan sonra yataklarında su olur.
Derelerin etrafındaki arazi genellikle imara açılmaz, çok yağmur yağarsa sel yatağı olsun diye.
Dolaşırken, Brisbane banliyö yaşamından farklı enstantaneler göze çarpıyor. Örneğin, bu etrafı çitli köpek parkında tasmadan azat köpekler oynaşıyor sahipleri ve diğer köpeklerle:
Bu alanda da birisi at besliyor. Ne zamandır geçerken görürüm. Küçük hayvan bir midilli sanıyorum.:
Burada da çite konmuş iki tane Kookabarra kuşu görüyorsunuz:
Kahkaha atar gibi bir ötüşleri var, bazen sabahları uykudan uyandırınca kızsa da insan dinlemeye doyamaz.
Mt Gravatt Çiftçi Pazarı
Kışın sonuna doğru domateslerin kalitesi artıyor. Avokado geçen hafta kıttı ama bu hafta problem yok. İşte Pazardan aldıklarım:
Genellikle ürünleri her hafta aynı tezgahlardan satın almaya çalışıyorum . Domates ve avokadolar Kamboçya asıllı bir karı kocadan. Çiftlikleri, Logan’da. Salatalıkları da onlardan alırdım ama bu sefer getirmemişlerdi. Başkasından almak zorunda kaldım. Onlarınki kadar taze değildi. Limon, kırmızı soğan, ve yumurta, ben yaşlarda bir çiftçi anneanneden. Mt Cotton eteklerinde bir arazide yaşıyor. Az az değişik ürünler yetiştirip pazara getiriyor. Simitler Ömer ve eşinden. Muzları aldığım adam Brisbane civarında bir yerde yetiştiriyor. Her muz aldığımda söyler, normal süpermarketten aldığım muzlar kuzey Queensland’dan gelirmiş, oraları çok sıcak ve nemli olduğu için haşerat bol olurmuş ve ilaçlama mecburi imiş, Brisbane o kadar sıcak olmadığı için haşerat da yokmuş ve ilaçsızmış ondan aldığım muzlar. Doğrudur herhalde. Muzun kabuğundan içine ilaç geçer mi bilmiyorum ama hiç haşerat ilacı sıkılmaması mutlaka daha iyidir.
Pazarda çektiğim bir fotoğrafla bitirelim:
Salı akşamı
Daha önce yazmıştım, her Salı akşamı Taylan ve Yi, Eleanor’u aldıktan sonra yemeğe kalıyorlar. Yine ızgara yapayım dedim, kasapta güzel et vardı. Eight Mile Plains’deki mezbahadan gelem biftekler daha iyi oluyor. İki saat zeytin yağında oda sıcaklığında beklettikten sonra ızgaranın üstüne attım. Alevler zeytin yağı damlalarından çıkıyor ve uzun sürmüyor.
Bu da Eleanor’ a sabah kahvaltısında hazırladığım meyva tabağı. Portakal ve çilek pazardan. Yaban mersini (blueberry) ve kiwi süpermarketten, Brisbane çiftliklerinde bu ürünler yetişmiyor:
Pascal ve Hagi
Meliz kuşlara bir kıyak yaptı, mikrodalgada havuç yaptı, onlar da afiyetle yediler:
What I read
Amerika: Elveda Turu, Chris Hedges
Chris Hedges, New York Times'da on beş yıl dış ülke muhabirliği yapmış, Orta Doğu ve Balkan Bürolarının başında bulunmuş Pulitzer Ödüllü bir gazeteci. NYT öncesi, Dallas Morning News, Christian Science Monitor ve NPR için çalışmış yurtdışında. America: The Farewell Tour adlı kitabı 2019'da yayınlanmış.
1970'lerden hatırlıyorum, tanımlanmamış bir felaket sonrası ıssız manzaralarda geçen distopik romanlar yaygındı. Samuel Delany'nin Dhalgren'i ve Ballard'ın The Drowned World'ü akla geliyor. Chris Hedges'in America: The Farewell Tour adlı kitabı bu distopik temaları çağrıştırıyor, ancak bu kitap kurgu değil gerçek gözlemlere dayanıyor.
Kitap, Scranton Dantel Fabrikası'nın yıkık binasına yapılan bir ziyaretle açılıyor:
1891'de kurulan fabrika, bir zamanlar dünyanın en büyük Nottingham-tipi dantel üreticilerinden biriydi. 2002'de aniden kapandığında — şirketin başkan yardımcısı vardiyanın ortasında gelip fabrikanın hemen o gün kapanacağını ilan etmişti — elliden az çalışanı olan bir hayalete dönüştü. O günden beri el değmemiş tezgahta, beyaz dantel rulosu bitmemiş bir şekilde duruyordu.
The factory, started in 1891, was once among the biggest producers of Nottingham lace in the world. When it closed in 2002—the company’s vice president appeared at mid-shift and announced that it was shutting down immediately—it had become a ghost ship with fewer than fifty workers. On the loom before me, the white lace roll sat unfinished.
America: The Farewell Tour (p. 7). Simon & Schuster. Kindle Edition.
Scranton Dantel Şirketini Amerika Birleşik Devletleri için bir metafor olarak kullanan Hedges, şirketin düşüşü ile Amerikan toplumunun algılanan düşüşü arasında paralellikler kuruyor. Buna benzer sanayiinin yok olması, işsizlik, ekonomik istikrarsızlık ve yok olan sınai müesseseler etrafında gelişen toplulukların parçalanması gibi sorunların sadece Scranton Pensilvanya değil bütün ülkede yaşandığını gösteren istatistikler ve örnekler sunuyor.
Trump'ı sert bir şekilde eleştirmesine rağmen Hedges, müesses Demokrat nizamın da dostu değil. Bill, Hillary Clinton ve Barack Obama gibi kendini liberal olarak tanımlayan kişiler sert bir şekilde eleştiriliyor kitapta. Bu kişilerin Liberal demokratik değerlere sözde bağlılık sahtekarlığı altında nasıl kurulu düzene hizmet ettiklerine işaret ediyor. Böyle özetleyince, sıradan bir solcu eleştirisi gibi geliyor ama Chris Hedges sıradan birisi değil.
Chris Hedges yetenekli bir gazeteci ve bu kitabın esas gücü, Amerikan toplumunun yıkımının, bunu bizzat deneyimleyen insanlarla yaptığı röportajlar aracılığıyla anlatımında yatıyor. Gerçek kişilerin hikayeleri aracılığıyla, uyuşturucu, kumar ve pornografinin neden olduğu toplumdaki sinsi çöküşü ve hayal kırıklığına uğramış insanların çevrimiçi platformlardaki demagoglar tarafından nasıl aşırılıklara sürüklendiğini ve nasıl manipüle edildiğini öğreniyoruz.
Okunacak çok kitap var biliyorum ama bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Türkçeye çevrilip çevrilmediğini bilmiyorum.
Bu Yanan Yıldızlar, Bethany Jacobs
New York, Buffalo'da yaşayan bir üniversite eğitmeni imiş Bethany Jacobs. Bu ilk romanıyla 2024 Philip K. Dick Ödülü'ne layık görülmüş. Hikaye, Treble olarak bilinen uzak bir yıldız kümesinde geçiyor. Yıllar önce insanların ışıktan daha yavaş bir nesil gemisiyle (bir kaç nesilin içinde doğup büyüdüğü bir büyük gemi) bu yıldızlardan birine geldiğini öğreniyoruz. Burada ışıktan daha hızlı seyahati mümkün kılan "sihirli" bir madde keşfediyorlar. Işıktan hızlı seyahat, bir noktadan bir noktaya uzay dışı bir sıçrama ile oluyor ama sıçrama yapılan yerde daha önce normal hızla giderek kurulmuş bir istasyon gerekiyor. Bu yüzden sadece yakındaki yıldızlara ulaşabilmişler.
Hikaye üç güneş sisteminde geçiyor, ancak neredeyse anlık seyahat nedeniyle bu üç sistemi aynı gezegendeki farklı bölgeler olarak düşünebilirsiniz. Üç "El"den oluşan üçlü yönetim "Kindom" yönetiyor herşeyi. Bu üç El, hükümetin üç kolunun liderleri: Din Adamları (Rahipler), Cloaksaan (Suikastçılar) ve Sekreterler (Yargı). Ayrıca, devlet dışı önemli nüfuzları olan güçlü aile şirketleri de var. Zaten bu şirketler, üç-el iktidar mekanizmaları ile iç içe.
İyi yazılmış bir kitap. Diğer eleştirmenler, metni karanlık ve kışkırtıcı olarak tanımlıyor. Bizans entrikaları, derin devlet komploları, soykırım ve intikam kurguları içinde karakterler ilgi çekici. İkinci kitabı bekleyeceğim.
AT Index
Bir ay önce, Avustralya (AU) ve Türkiye(TR) fiyatlarını karşılaştırmak için AT endeksi diye bir sepet yapmıştım. Bu sepet için 16 Ağustos fiyat kıyaslaması aşağıda Türk Lirası olarak görünüyor. Döviz kuru, 1AUD=22,35TRY.
AT endeks grafiği aşağıda. Bu histogramdaki sütun yüksekliği, Avustralya fiyatlarının Türkiye fiyatlarına oranını gösteriyor. Eğer fiyatlar eşit olsaydı, sütun yüksekliği 1,00 olurdu. Bu hafta (16 Ağustos günü) Avustralya fiyatları, Türkiye fiyatlarının iki katından biraz fazla (%208).
Kullandığım veri tabanı ve yazılımları github’dan indirebilirsiniz isterseniz.
Avustralya İstatistik Ofisi (Australian Bureau of Statistics)
Çok Değerli Arkadaşım Halim,
Bahsettiğin “ana konu”, tatsız bir konu olmasına rağmen hayatın gerçeği olması dolayısıyla ilgi ile okunacak nitelikte bir yazı hazırlamışsın. Çok güzel olmuş. Kutluyorum. Tebrik ediyorum.
👏🏼👏🏼💐💐🙏🙏
Sonraki “kısa kısa” konularına ise bayıldığımı söylemek isterim.
Yürüyüş yolu, köpek Parkı, pazar, kuşlar, Haci, yemek vs konularda hayatın ta kendisini anlatmışsın. Okurken ve fotoğraflara bakarken çok keyif aldım.
Eline, kalemine sağlık.
🙏🙏👏🏼👏🏼❤️❤️
Sen böyle güzel yazdıkça, bizler de keyifle okumaya devam edeceğiz.
Selam ve sevgiler.
Halim'cim eline sağlık. Her zamanki gibi değişik tatlar.
Benim dikkatimi çeken şu oldu:
''Derelerin etrafındaki arazi genellikle imara açılmaz, çok yağmur yağarsa sel yatağı olsun diye.''
Bu o kadar açık bir ılgu olmasına karşın, Türkiye'de hâlâ inanılmaz sayıda dere yatakları yakınlarına ve hatta kurudu sanılan dere yataklarına evler yapılmaya devam ediliyor, sel geldiğinde birçok ev yıkılıyor veya hasar görüyor, insanlar ölüyor veya evsiz kalıyor.
Bu yapılaşmaya izin veren, devlet kurumları ve belediye yetkilileri yargılanmıyor. Oysa ben Ankara doğal gazda şantiye şefi olarak çalışırken, Atatürk Orman Çiftliğindeki ufak bir akarsuyun üzerinden geçirilecek doğal gaz borusunu taşıyacak köprü ayaklarının, dere genişliğinden çok ama çok uzak olduğunu gördüğümde,, hesapların, o derenin kırk yıllık dönemindeki en geniş durumuna göre yapılması gerektiğini öğrenmiştim. Şimdilerde, bırak dere yatağı kenarını, dere yatağının içine apartmanlar dikiyorlar.
Bir başka konu: Ulaş, bir sonraki Bodrum gelişlerinde arka bahçede mangal yapmak istediğini söylemiş. Mangal alacağız gibi görünüyor. Ulaş'a, senin yöntemini aktaracağım. 2 saat zeytinyağında marine edip kızartsın diye. Bakalım uygulayacak mı? :)
Sevgilerimizle.