Trump'ın Gazze önerisi: otuz sene önce olsaydı belki
Trump iki devletli çözümü reddederken haklı ama Gaza'yı ABD önderliğinde Riviera yapma hayallerinin oluru hiç yok. Rogue Dönemi'ne daha uygun bir alternatif öneriyorum bu postada.
Lütfen abone olun; lütfen paylaşın.
Abonelik bedava. Abone olun ki her posta doğrudan size gelsin. İlk önce siz okuyun. Aboneliğin bir sıkıntısı yok. E-posta adresiniz kimse ile paylaşılmayacak.
Geçen postada, birini müesses nizam diğerini muhalefet diye adlandırdığım iki tartışmalı kanser teorisi üzerine yazmaya başlamıştım. Teori dedim ama kağıt üzerinde bir tartışma değil bu. Kanserin sebeplerini tamamen farklı biçimde açıklamaya çalışan iki taraf, tedavi için de zıt şeyler öneriyorlar. İleride devam edeceğim ama, bu hafta, Trump'ın Gazze önerisi üzerine yazmak istedim. Özetle, mevcut paradigmaları bozduğu için doğru yönde atılmış bir adım olarak gördüğüm bu önerinin yine de dünyanın girmekte olduğu yeni ROGUE çağında gerçekleşme şansı olmadığını düşünüyorum.
Ayrıca şunlar da var bu postada:
2032 yılında kırkta bir ihtimalle dünyaya çarpabilir denilen gök cismi
Yıldızların büyüklük ve uzaklıklarının nasıl ölçüldüğü (çok enteresan)
Çakma Brisbane Metrosu: maliyeti gerçek metro gibi maalesef
Altı aydır düzgün avokado yiyemiyorduk ama yeni sezonu açtık nihayet
Le Carre sonrası İngiliz casusluk edebiyatının usta kalemi Henry Porter ve ilk romanı Remembrance Day ya da Anma Günü
İstanbul - Brisbane fiyat karşılaştırması, Temmuz 2024'ten bu yana gidişat
ve Pascal - Hagi’den son haberler.
-+-+-+-+
Trump'ın ¨Verin bana Gazze'yi, Orta Doğu’nun Riviera'sı yaparım” önerisine destek yok. Ama, Trump’ı eleştirenler, mevcuta çare olacak alternatif bir çözüm sunamıyorlar. “İki devletli çözüm” ezberlerini tekrarlamanın kimseye faydası yok .
Gazze, herhangi bir savaş yorgunu şehir değil. İsrail bombaları orayı yerle bir etti. Yeniden inşa için önce enkaz temizlenecek. En mükemmel şartlarda bile zor iş, hele hele İsrail'in ağır makinelere getirdiği kısıtlamalar ve süregelen Hamas faaliyetleri ile imkansız.
Fiziksel imkansızlıkları görmezden gelsek bile, sosyal imkansızlıklar var. Gazze halkı artık İsrail’den nefret ediyor. Önceden İsrail’e olumlu yaklaşıp da Hamas korkusu ile susanlar bile artık İsrail’den nefret ediyor. İsrail’in uyguladığı ölçüsüz şiddet başka sonuç veremezdi zaten. Nesiller değişip yaralar kapanana kadar Gazze halkından İsrail’e iyi komşu olmalarını beklemek mümkün değil. Üstelik, İsrail’in yok etmeyi başaramadığı belki de yok etmek istemediği Hamas yaraları kaşımaya kuşkusuz devam edecekken hiç mümkün değil.
Trump'ın vizyonu en azından fiziksel olarak imkan dahilinde. Doğru ekipman ve insan gücü getirilebilindiğinde, bir kaç ay içinde alan temizlenip inşaat başlayabilir. Ancak öneri sosyal olarak imkansız çünkü, ilk şart, bölgenin askeri açıdan güvenlik altına alınması. Bu da zor. İsrail ordusu, 18 ay, eşi benzeri görülmemiş bombalarla bombaladı Gazze’yi ama Hamas’ı yıkamadı. Trump'ın planını tüm Arap komşuları kabul etse bile, uygulama için ABD'nin uzun dönemli askeri müdahalesi gerekecek. Ancak, bir sürü nedenden dolayı Gazze'ye Amerikan askeri gönderme kararını almakta Trump isteksiz olacaktır diye tahmin ediyorum.
Bu isteksizlik pasifizmden değil pragmatizmden kaynaklanıyor; klasik Amerikan askeri duruşunun artık bir zamanlar sağladığı ekonomik faydaları sağlamadığını Trump çok iyi anlıyor. ABD garantili ve ABD tedarikli küresel güvenlik çerçevesi, artık en fazla Çin’e yarıyor. Çin şirketleri, hiç bir maliyet ödemeden, ABD’nin askeri gözetimi ve güvenlik garantisi altındaki nakliyat yollarını ve hukuki çerçeveleri kullanarak astronomik bir yükseliş sergilediler. Artık, ABD halkı, Çin şirketleri para kazanmaya devam etsin diye verdikleri vergilerle dünya polisliği sürdürmeye isteksiz. Bu düzenin devam etmesinden, ABD içinde yarar görecek tek bir kesim vardı: askeri-sınai sektör yani silah imalatçıları. O yüzden onlar, son iki seçimde de ezici bir çoğunlukla Biden ve Harris’i desteklediler1 — ve kaybettiler.
Değişen Küresel Düzeni Anlamak
Ben de Gazze için değişik bir çözüm önereceğim. Ama önce bu öneriyi mümkün kılan yeni dünya düzenine değinmem lazım. Çok gerilere gitmeden, İsrail'in 2005'te Gazze'den çekilme tarihini bir referans noktası alırsam, ondan beri jeopolitik manzaranın çarpıcı biçimde değiştiğini kabul elmeliyiz. Bir anlamda, Hamas'ın yükselişinin yolunu açan da bu değişiklikler oldu.
ABD hegemonyası, 2005 yılında, rakipsizdi. İkinci Dünya Savaşı sonrası, kendi liderliğinde kurdurduğu dünya düzenini, tartışmasız askeri üstünlüğü sayesinde kayıtsız şartsız sürdürüyordu. Eğer Washington, gerçekten iki devletli bir çözüm istiyor olsaydı, bunu o zaman rahat rahat uygulamaya sokabilirdi.
Bugüne gelince, ABD başat askeri güç hala ama ekonomik açıdan daha tedirgin ve bu yüzden askeri gücünü kullanırken daha temkinli. İki sene önce yazdığım ROGUE dönemi yazımda, baş döndürücü teknolojik gelişmelerle birlikte çalkantılar ve öngörülemezliklerle dolu bir döneme giriyoruz demiştim. İşte ordayız şimdi.
Basit Bir Güç Devri Değil
Bu, küresel liderliğin ABD'den Çin'e aktarılması değil. Aslında biz böylesine daha alışığız. Bir kabadayı gider yerine bir başka kabadayı gelir. 19. yüzyılın sonlarında İngiltere, hegemonik rolünü sorunsuz bir şekilde ABD'ye devretti. Şimdi de o rolü Çin üzerine alacak diyorlar. Ama durum tamamen farklı. Çin, küresel liderliğin sorumluluklarını üstlenmeye ne hazır ne de istekli. Amerikan gerilemesinin doğurduğu boşluğu tek bir yeni süper gücün doldurmasına değil, çok parçalı, çok kutuplu bir dünya kuruluşuna tanık oluyoruz.
Thukydides Tuzağı değil
Tarihsel büyük güç rekabetleri yeni gücün eskinin yerini alması ile biterdi. Bu savaş ile değil barışçıl olsun denirdi ancak. Pompei savaşlarının tarihini yazan Thukydides’den beri, ¨bir ipte iki cambaz oynamaz, eski daha evvel atlayıp inmezse yeni eskiyi düşürür ” görüşü hakimdi. Harvard Üniversitesi Profesörü Graham Allison, bunu neredeyse bir doğa kuralı olarak betimledi 2017 yılında yayınladığı Thukydides Tuzağı kitabında.
Ama 2017’den beri geçen yedi yıl zarfında durumun hiç de öyle gelişmediğini görüyoruz. Çin'in yükselişi, öncelikle askeri değil ekonomik ve teknolojik alanlarda oldu. Kendi askeri gücünün herkesten daha fazla farkında olan Çin, hiç bir zaman ABD benzeri küresel jeopolitik hırslar ifade etmedi. Bu yüzden, yaklaşan bir ABD-Çin savaşı yerine, birçok ülkede geniş bir güç yayılımı görüyoruz. Bu, Amerikan silah ve mühimmat satıcılarının giderek artan savaş çıkartma çabalarına rağmen böyle. Tek bir kutup yerine, yeni bölgesel güçler yükseliyor. Örneğin,
• Çin, ekonomik ve teknolojik olarak büyüyor ancak askeri liderlik rolü üstlenmiyor.
• Hindistan, özellikle Asya'da, önemli bir jeopolitik oyuncu haline geliyor.
• Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya başta olmak üzere bölgesel nüfuzunu genişletiyor.
• AB, bütün bocalamalarına rağmen hala önemli bir ekonomik güç, en azından standard koyucu güç, olmaya devam ediyor.
• Rusya, özellikle güvenlik ve enerji alanlarında etkisini koruyor.
• BRICS ülkeleri kendilerini alternatif bir ekonomik blok olarak konumlandırıyorlar.
Pax Romana'nın sonu gibi diyelim
Pax Romana yani Roma Barışı, Roma İmparatorluğu'nun MÖ 27de başlayıp MS 180 de biten en istikrarlı dönemine tarihçilerin verdikleri ad. Pax Romana sona erip, Roma zayıfladığında yerini bir başka süper güç almadı. Onun yerine, Avrupa rakip devletlere bölündü ve bu da yüzyıllar süren değişen ittifaklar ve bölgesel çatışmalarla geçen yeni bir dönemi başlattı. Benzer biçimde, günümüzde ABD'nin üstünlüğü azaldıkça, yerine ne Çin, ne Rusya veya ne AB veya başka tek bir güç gelmeyecek.
ABD hâlâ Güçlü ama Gönülsüz
Yaygın inanışın aksine ABD ekonomisi rakamsal olarak gerilemedi. 1991 yılında dünya GSYİH'sındaki payı %26 idi. Bugün de aynı, yani yüzde 26. Ama ekonomi bileşimi değişti. İmalat sanayii küçülürken; teknoloji, finans ve sağlık gibi hizmet sektörleri büyüdü. Küçülmeyen bir imalat sektörü var mı? Evet, silah sanayii.
ABD askeri harcamaları, 1995'den beri, küresel GSYİH'nın %1'i seviyesinde.
Trump’ın MAGA hareketinin temel düsturlarından biri ‘Önce Amerika’. Trump seçmeni, Amerikan kaynaklarının dünyanın başka yerlerinde değil önce Amerika’da harcanmasını istiyor. ‘Bizim Suriye’de işimiz ne? Ukrayna’ya silah göndermek için neden bu kadar para harcıyoruz?’ diye soruyor. Bu soruların geleneksel olarak kendini sağ cenahta tanımlayan seçmenlerden gelmesi daha da ilginç.
Burada sorulması gereken soru şu: Neden Amerikan halkı küresel polisliği benimseme konusunda artık daha az istekli? İki temel neden öne çıkıyor:
1. ABD askeri hegemonyasının ekonomik getirisi ortalama Amerikan vergi mükellefine değil, çok uluslu şirketlere gidiyor. Bu aslında hep böyle idi ama eskiden o şirketler en azından imalatı ABD de yaparlar, istihdam sağlarlardı. Artık onu da yapmıyorlar. Chris Hedges’in kitabını tekrar okuyun.
2. "Ticaret yollarını açık tutmak" gerekçesi, o yollardan ihraç edilen mallar ABD fabrikalarında imal edilirken iyiydi ama artık o mallar Çin’den geliyor. Küresel polisiye masrafları büyük ölçüde hala Amerika'ya ait ama yararlananı artık Çin.
Trump, bu gelişmeleri sezdiği için ve iyi bir popülist olarak ustaca kullanabildiği için başarılı oldu. Ama onun başarısı, aynı anda, ABD'nin küresel rolü konusunda elit konsensüsteki derin bir çöküşün de sinyalini veriyor. Yeni bir konsensüs ortaya çıkana kadar Amerikan siyasi söylemi çalkantılanmaya devam edecek.
Çin Yükselirken Kim Kaybetti?
Amerika'nın küresel GSYİH'deki payı değişmeden kalmışsa, Çin'e dünya ekonomisinde açılan yer kimindi? Yani Çin kazanırken kim kaybetti?
Cevap: Japonya ve Rusya.
1991'den beri Çin'in GSYİH payı %2'den %19'a çıktı. Aynı zaman dilimi içinde, 1991 de dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya, payının %18'den, %4'e düştüğünü gördü. Rusya da ekonomik olarak gerileme yaşadı.
Trump Bu Yeni Çağı Anlıyor
Çoğu geleneksel politikacının aksine Trump, bu jeopolitik değişimleri anlamış görünüyor. Uluslararası ittifaklar (mesela NATO) yerine ABD’nin ulusal çıkarlarına vurgu yapması, çok taraflı anlaşmalara kuşkuyla yaklaşması ve menfaatperest diplomasi tercihi, onun için de eski tek kutuplu düzenin artık ortadan kalktığı anlayışını yansıtıyor.
Bu Gazze İçin Ne İfade Ediyor?
Trump'ın Gazze önerisi yeni jeopolitik gerçeklerle çelişiyor. Mesela,
• Yerel çözüm değil—Dış yaptırım ihtiyacı var.
• ABD askerlerinin uzun bir süre daha Ortadoğu'da kalmasını gerektirir.
• Amerikan halkına net getirisi çok az.
İki devletli anlatının başarısızlığını kabul etmesi bir meziyet olsa da (çünkü herkes bu anlatının geçmez olduğunu biliyor ama kimse itiraf etmiyordu), Gazze'de ABD kontrolündeki bir yerleşim bölgesi teklif etmek aynı derecede pratik değil.
Gazze ve Batı Şeria'ya Farklı Çözümler
Gazze ve Batı Şeria farklı tarihlere sahip iki ayrı bölge. 1948'de Mısır Gazze'yi, Ürdün ise Batı Şeria'yı işgal etti—ikisinin de umurunda değildi o zamanlar bağımsız bir Filistin devleti kurmak. Arap ülkeleri 1967 ve 1973'te İsrail'e saldırmamış olsaydı, Gazze hâlâ Mısır toprağı, Batı Şeria ise hâlâ Ürdün'ün bir parçası olurdu herhalde.
Bu iki bölgenin tek bir devlet oluşturması için doğal bir neden yok.
Gazze’ye Kayyum
Gazze’yi, FKÖ kontrolündeki Batı Şeria'dan ayrı, bağımsız bir ülke olarak görmek gerekiyor. Ancak Gazze şu anda kendi kendini yönetebilecek durumda değil. Bu yüzden, ilk adım o halkı kendi kendini yönetebilecek seviyeye getirmek olmalıdır. Bunun için de en uygun seçenek şu anki münakaşalara taraf olmamış üçüncü bir ülkenin hamiliği. Bu, iflas etmiş bir şirketin kayyuma verilmesine benzer.
Tarihsel emsaller mevcut. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, BM kararı ile, Papua Yeni Gine 1972 de kendi kendini yönetmeye başlayana ve 1975 de tam bağımsızlığını ilan edene kadar Avustralya tarafından yönetildi. Avustralya bu süre zarfında, devlet idaresi ve demokrasi mekanizmalarının tesisinde PNG halkına yardımcı oldu. Avustralya’nın bu konuda elini yavaş tuttuğu eleştirileri var ama bence sonuç kötü olmadı.
Kayyum ülkenin Gazze topraklarında gözü olmamalı. Bu, bir zamanlar şeridi ilhak etmek isteyen Mısır'ı ve İsrail'i dışlıyor.
Türkiye en iyi aday bence bu rol için.
• Türkiye halihazırda Suriye'de önemli bir rol oynuyor.
• Gazze'yi yönetebilecek bölgesel etkiye ve lojistik kapasiteye sahip.
• Suudi Arabistan, Mısır ve BAE, Türkiye'nin İslamcı eğilimlerine karşı temkinli ama Erdoğan, ülke içindeki elitlerinin stratejik bir değişim tavsiyesi nedeniyle siyasi İslam'dan yavaş yavaş uzaklaşıyor.
Bu biraz uçuk bir öneri gibi gözükebilir ama Orta Doğu'da daha tuhaf şeyler yaşandı. Temel engel, Türkiye'nin çözülmemiş bir Kürt meselesi olması; bu mesele kalıcı bir çözüme oturana kadar, Türkiye, ne Gazze'de ne başka bir yerde etkili bir şekilde güç sergileyemez.
Çözüm
Dünya, küresel düzeni tek bir ulusun dikte etmediği çok kutuplu bir sisteme doğru kayıyor. Trump'ın Gazze önerisi bu gerçeklerle çelişiyor. Gazze için en iyi yol bir üçüncü ülke kayyum yönetimi. Türkiye potansiyel aday olarak görülebilir. Başka bir ülke de olabilir. Her hal ü karda, bu kalıcı bir çözüm değil, nihai öz yönetim yolunda atılmış bir adım olur.
Kısa Kısa
-+-+-+-+
Bir gök cismiyle 2032 randevusu
2024 YR4 olarak belirlenen bir gök cismi olduğunu, Aralık 2024'teUluslararası Astronomi Birliği'nin (IAU) Küçük Gezegen Merkezi'nin (MPC) bildirisinden öğrendim. Bu cismin özelliği, 22 Aralık 2032'de Dünya'ya çok yakınlaşacak olması. Hatta geçerken el sallarız derken çarpışmak da muhtemel. Yörünge verileri kesin bilinmediğinden, şu anda bu randevunun mahiyeti hakkında yalnızca ihtimal hesabı yapabiliyoruz. Avrupa Uzay Ajansı web sitesinden indirdiğim şu resim böyle bir hesaplama sonucunu gösteriyor. Kırmızı çizgi, asteroitin nerelerden geçebileceğini gösteren 500 noktadan oluşan bir Monte Carlo simülasyonu imiş. Geçme ihtimali daha yüksek olan yerlerde sıklaşıyor noktalar. Bu simülasyon, çarpışma olasılığını 40'ta 1 olarak hesaplamış.
Asteroitin büyüklüğü 40-90 m tahmin ediliyor. Haziran 1908'de Tunguska'nın yukarısında patlayan asteroid de bu büyüklükteydi. Görgü tanıkları, o zaman, büyük orman yangınları ve kilometrelerce uçan konan ağaçlardan bahsetmişlerdi. Benzer bir asteroit bugün gayrimeskun Sibirya tundralarına değil bir yerleşim yerine çarparsa sonuçlar çok vahim olur.
Asteroid 2024 YR4 Dünya'dan uzaklaşıyor şu anda ve yakında yer tabanlı teleskopların menzilinin dışına çıkacak (siz bunu okurken belki çıktı bile). Uzayda kurulu Webb teleskobu onu daha bir süre kızılötesi ışık penceresinde inceleyecek. Asteroit 2028'de tekrar geri dönecekmiş; o zaman öngörülerimiz kesinleşir derler. Ama o öngörü çarpışma yönünde kesinleşirse önlem almak için fazla zaman kalmamış olabilir.
Kuşkusuz daha önce de buna benzer ramak kala olaylarımız olmuştu:
2012 DA14 (boyut=40 m) Şubat 2013'te Dünya'nın 27.700 kilometre yakınından geçti.
2019 OK (boyut=57-130 m) Temmuz 2019'da Dünya'nın 65.000 kilometre yakınından geçti. En yakın yaklaşmasından sadece birkaç gün önce fark edildi gelmekte olduğu.
-+-+-+-+
USAID karşısında DOGE
Department of Government Efficiency (DOGE), ABD hükümetindeki israfla mücadele kampanyasına USAID ajansını hedef alarak başladı. USAID kısaltması bunun hayırsever bir kurum olduğunu ima ediyor ama öyle değil. Kısaltma, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı anlamına geliyor. Eskiden CIA’nın yaptığı ama artık resmen yapamadığı kirli işlerin organize edildiği bir ajans. CIA’nın iş alanları 1970ler öncesinde çok genişti. Mesela, yabancı ülkelerde, eğer ABD çıkarlarına uyuyorsa, darbe planlayabilir, adam öldürtebilir, ayaklanmalar kışkırtabilirdi. 1970 lerdeki Church komitesi, bu yetkilere kısıtlama getirdi. Ondan beri bu tür eylemler USAID tarafından yapılıyormuş.
ABD’nin küresel hayır faaliyetlerini zedelediği için Musk’ı eleştiren makaleler okuduğumda, kendi kendime USAID’in o makaleyi yazan gazeteciye ne kadar maaş verdiğini sormaktan kendimi alamıyorum.
Tam bu konularda, geçtiğimiz hafta, çok ilginç bir Joe Rogan röportajı vardı:
Rogan’ın konuğu Mike Benz çok ikna edici. Burada özetlemek için zamanım yok ama izlemenizi kuvvetle tavsiye ediyorum.
-+-+-+-+
YouTube Videosu
Antik Yunan'da dünyanın çapını çubuk ve ip kullanarak ölçebilmişlerdi. Benzer yöntemlerle, ay-dünya mesafesini, ayın çapını, ve güneşin çapını da ölçmeyi başardılar. Bunu nasıl becerdiler?
Bugüne gelelim. Gökbilimciler çok çok uzaklardaki nesnelerin boyutlarını ve dünyaya ve birbirlerine uzaklıklarını nasıl ölçüyorlar? Evren üzerine yapılan bütün yorumlar bu ölçümlerin sıhhatine dayanıyor. Benim merak ettiğim konulardı bunlar, okuyup öğrenecek kadar vakit ayıramadım şimdiye dek. Bu video anlatıyor. 30 dakika uzunluğunda ama bu konulara bencileyin ilginiz varsa izlemeye değer.
Yapımcısı, YouTube'daki en iyi matematik görselleştirme kanallarından biri olan 3Blue1Brown. Anlatıcı, Avustralyalı-Amerikalı bir matematikçi, Terence Tao. Fields madalyalı (bu madalya, Matematik Nobeli diye bilinir) ve Kaliforniya UCLA Profesörü. Tao, 1975 yılında Çinli göçmen bir ailenin çocuğu olarak Avustralya'nın Adelaide kentinde doğmuş.
-+-+-+-+
Günlük
Brisbane'a Çakma Metro
Demiryolu köprülerinin yerine nehir altından tünel kazıyorlar iki senedir. Bir süre önce de Metro yapıyoruz dediler. Bizim üniversite kampüsüne gelecekmiş. Önce, kazılan tünele bağlanan yeni bir tren yolu sandım, sevindim. Kampüs için gerçekten iyi olurdu. Ama sonra anladım ki Metro dedikleri bildiğin otobüsün uzunu.
Brisbane Metro, 24,4 metre uzunluğunda, pille çalışan otobüs aslında. Metro tarzı elektro-hidrolik kapılar haricinde dış kısmı tamamen körüklü otobüs.
İçerisi biraz daha metroya benziyor.
Projenin maliyeti yaklaşık 1,7 milyar dolar, orijinal tahminin iki katı. Buna 60 adet elektrikli metro otobüsü ve mevcut otobüs yollarının daha uzun otobüslere yer verecek kısmının iyileştirilmesi de dahilmiş. Çakma ama masrafı gerçek metro gibi olmuş..
-+-+-+-+
Alışveriş Merkezi modası geçti mi?
Brisbane, 1982'de geldiğimde bir taşra kasabası idi. 1988 Dünya Fuarı (World Fair) sonrası değişmeye başladı. O zamanların dikkat çekici eklemelerinden biri olan Uptown diğer adıyla Myer Centre Nisan 1988'de açıldı. Avustralya'nın en büyük ikinci büyük mağazasının dışında bir sürü başka dükkan da vardı içinde.
Sanki devasa alışveriş merkezlerinin dönemi sona erdi gibi. Myer mağazası birkaç yıl önce kapandı. Geçen hafta gittiğimde gördüm ki merkez o eski şaşaalı halinin bir garip gölgesi haline gelmiş.
Yüzeysel olarak, bina hala etkileyici. Ama kiracıların çoğu düşük cirolu el sanatları dükkanları. Muhtemelen düşük kiralar sayesinde ordalar ve hayattalar. Bir zamanlar, çocuklu aileler için heyecan verici bir cazibesi olan, üst katlarda yılan gibi dolanan bir ejderha treni vardı. Aşağıdaki fotoğraf o zamanlardan.
O da çoktan gitmiş.
Alışveriş merkezleri üstündeki baskı yalnızca online perakende satışlar değil. Demografi de rol oynuyor. Küçük çocuklu aileler için mesela alışveriş merkezine gitmek ucuz bir geziydi. Zaten ondan vardı Myer Center’da ejderha treni. Bugün otuz yıl öncesine göre daha az çocuklu aile var ve onların da daha az çocuğu var.
-+-+-+-+
Star Casino zor durumda
Myer Merkezi kırk yıl ayakta kaldı. Daha yeni, Ağustos 2024'te, görkemli bir merasimle açılan Star Kumarhanesi şimdiden iflasın eşiğindeymiş.
İşte bir selfie ve arka planda Star Casino (Star Kumarhanesi):
Uzmanların farklı teorileri var. Bana göre asıl sebep Çin'in yolsuzlukla mücadele politikaları. Alınan önlemler yalnızca kolay para akışını kısıtlamakla kalmadı; aynı zamanda başka ülkelerde servetlerini sergilemekten çekindirdi Çin zenginlerini.
Böyle büyük işletmeleri yalnızca Brisbane yerlisi kumarbazlar ayakta tutamaz. High rollers, yani tek bir gecede masaya rastgele bir milyon dolar bırakabilecek türden oyuncular için inşa edilmişti Star Casino. Şu anda zor durumda. Bakalım ne olacak.
-+-+-+-+
Avokado kıtlığı
Brisbane'de yerli avokado yılın ilk yarısı olur. Yılın geri kalanında avokadolarımız Batı Avustralya'dan gelir. Bu yıl Batı Avustralya mahsulü başarısız oldu derler ve gerçekten altı aydır iyi avokadoya hasret kaldık. Pazarda bulduğum bazı avokadolar Şili'den ithal denilen ufacık şeylerdi ve içi de lastik gibiydi:
Neyse ki Queensland avokadoları iki hafta önce başladı.
-+-+-+-+
Briç Cumaları yeniden başlıyor
Kısa bir tatil sonrası iki haftada bir düzenlenen köprü gecelerimiz geri döndü. Yeni Cumabriç yılını tandır kebap ile açtık. Ev sahibimiz Faruk'un eline sağlık, kesesine bereket. Çok güzeldi.
-+-+-+-+
Santorini
Santorini adasında sarsıntılar devam ediyor. Sismologlar depremlerin volkanik değil tektonik kökenli olduğunu söylüyor. İnşallah öyledir. Bu genç volkanik adada yeni bir volkanik patlama herşeyi siler götürür.
2016 yılında Santorini'deydik ve çok keyif aldık. Temmuz 2016'da Santorini şaraplarını tadıyorum aşağıda:
İnternet sitesinde "Santorini Kooperatifler Birliği, SantoWines 1947 yılında kuruldu. Bugün tüm yetiştiricileri temsil eden ve 1.200 aktif üyesi bulunan adanın en büyük organizasyonudur" deniyor. Bir seri kırmızı (Crescendo, Vedema, Mavrotragano ve Kameni) ve bir seri tatlı şarap (Santorini Vinsanto’nun farklı hasatları) tattık. Crescendo favorimdi. Santorini gezimiz hakkında daha fazla okumak isterseniz burada.
-+-+-+-+
Pascal Hagi
Pascal, Meliz'le sohbeti seviyor. Bu, ikilinin kısa sohbet ettiği anlardan biri aşağıda. Hagi'yi başlangıç dışında görmüyorsunuz. Arkada durup konuşmayı dinliyordu.
Okuduğum Kitaplar
-+-+-+-+
Henry Porter, Anma Günü
Amazon algoritmasının teklifleri nadiren hoşuma gidiyor ama Henry Porter bir istisna oldu.
Porter için, İngiliz casus romanı geleneğinin günümüzdeki temsilcisi diyorlar . İlk kitabından başlayayım dedim ve okuduktan sonra ben de öyle düşünüyorum.
1998'de geçen Anma Günü kitabında, Troubles2 sırasında Ulster'de büyüyüp sonra parlak bir biyolog olan otuz dört yaşındaki Con Lindow'un başından geçenler anlatılırken aslında IRA-İngiliz çatışmasının anatomisi sergileniyor. Boston'daki MIT'de okuyup çalıştıktan sonra Imperial College'da bir pozisyon için Londra'ya geri dönen Lindow, ABD'ye gittiğinden beri görmediği kardeşi Eamon'u Clarence Caddesi'nde beklerken başlıyor roman. O beklerken, tam önünde, bir otobüs bombası patlıyor. Con hafif sıyrıklarla atlatıyor ama Kuzey İrlanda geçmişi dolayısı ile polis ondan şüphelenip göz altına alıyor. Sürpriz ve entrikalarla dolu hikaye böyle başlıyor.
Troubles hakkında daha önce yazmıştım. Çatışmanın katıksız vahşeti beni her bahsi geçtiğinde şaşırtmaktan geri kalmıyor. İnsan yaşamını kimsenin umursamadığını fark ediyorsunuz. En kötü suçların bazılarını bizzat güvenlik güçleri işliyor; üst düzey yetkililer, memurlarını ve kendi konumlarını korumak için masumları suçlamaktan çekinmiyorlar. Öyle bir dünya ki bu, herkes zebani, melek yok.
'IRA silahşörlerinin her biri, hatırladığım kadarıyla, Browning tabancasından çıkan bir kurşunla, kafalarına sıkılan tek bir kurşunla öldü. … Silahşörlerin giydiği kar maskelerinde kurşun deliği yoktu ama. Niçin biliyor musun? Çünkü, SAS (İngiliz) askerleri önce kar maskesini çıkarıp, adama iyice bakıp, işini ondan sonra bitiriyor ve cesetlerin kafasına kar maskesini yeniden takıyorlardı. …’
Anma Günü. Kindle.
-+-+-+-+
İstanbul - Brisbane fiyat kıyaslaması - AT endeksi
Temmuz ayında, Avustralya (AU)-Brisbane Coles süpermarket ve Türkiye(TR)-Istanbul Migros süpermarket fiyatlarını karşılaştırmak için AT endeksi diye bir sepet yapmıştım. Bu sepet için 16 Şubat fiyat kıyaslaması aşağıda Türk Lirası olarak resmediliyor. Avustralya fiyatlarını Türk lirasına çevirirken, döviz kuru olarak 1AUD=23.02TRY kullandım. Gördüğünüz gibi, İstanbul’da et ve hatta pirinç, Brisbane’dan daha pahalı.
Aşağıdaki grafikteki y-ekseni, İstanbul ve Brisbane fiyatları oranını gösteriyor.
Trend (kırmızı çizgi) yükseliyor, yani 5 Temmuz 2024'ten bu yana ortalama Türkiye fiyatları yavaş yavaş ortalama Avustralya fiyatlarına yaklaşıyor.
Kullandığım veri tabanı ve yazılımları github’dan indirebilirsiniz isterseniz.
“Military contractors poured $4,440,605 into Kamala Harris’s campaign—more than double what they contributed to Donald Trump. Yet, even with the support of establishment figures like Dick Cheney, their favored candidate fell short.” (Dennis Kucinich Report)
"Silah ve mühimmat firmaları Kamala Harris'in kampanyasına 4.440.605 dolar bağışta bulundu; bu, Donald Trump'a yaptıkları katkının iki katından fazla. Yine de, hatta Dick Cheney gibi sektörün en ileri gelen temsilcilerinin desteğine rağmen, adayları seçilemedi."
IRA çatışması ile geçen yıllara Kuzey İrlandalılar Troubles diyor