Küresel Rönesans ve yeni bir çağ
Geçen hafta elli yıllık bir dönem kapanmak üzere demiştim. Sadece o değil. İnsanlık için yeni bir çağ başlıyor. Hep beraber kalkınacağımız bir çağ ama kolay olmayacak.
Lütfen abone olun; lütfen paylaşın
Bu bloga abonelik ücreti yok ve hiç olmayacak. Okuduğunuzu beğenirseniz, teşekkür babında lütfen paylaşın. WhatsApp, Twitter(X), Instagram, Facebook artık elinizden ne geliyorsa. Yanlış yazmamak için özen gösteriyorum ama ne kadar çok okunursa yanlışın fark edilme ihtimali o kadar yüksek olur. Hatalarımı lütfen yorum, not, ya da doğrudan bana yazarak düzeltin. Uzun yazmaya vaktiniz varsa, ayrı bir post olarak yayınlarım sizin katkınız olarak.
Adresi kopyalayıp ( _↑_ Copy Link) WhatsApp grubunuza gönderebilirsiniz.
Geçen haftaki yazım hakkında bir arkadaş beni hayalcilikle itham etti. Sen ne diyorsun hocam, başımıza musallat o kadar illet varken insanlık bu yüzyılı çıkarsa şükret mealindeydi yazdıkları.
O da haklı. Dünyanın yeni bir çağa girmek üzere olduğuna ve bu yüzyılda üretici güçlerin eşi görülmemiş bir hızla gelişeceğine inanıyorum. Fakat, bu insanlık bir gül bahçesine giriyor demek değil. Üretici güçlerin yine büyük hızla geliştiği geçen yüzyılın aynı zamanda en aşırı zulümlere en vahşi soykırımlara sahne olduğunu unutmayalım.
Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış (Mevlana)
Üretici güçlerde beklediğim hızlı gelişme nedenlerini irademiz dışında gelişen ve gelişmeye devam eden şu süreçlere bağlıyorum:
Bilgi Devrimi
Bilgili üretken insan sayısının artması
Ucuz enerji
Çok kutuplu bir dünya
Bilgi Devrimi
Bilgi emekçilerinin1 üretkenliğinde muazzam bir artış olacak. Bunun en önemli nedeni şu anda Büyük Dil Modelleri (LLM - Large Language Models) dediğimiz gelişmeler ve tetikleyeceği dönüşümler. LLM konusunda daha önce yazdım. Bunlar Yapay Zeka değil. Yine de bilgi üreten insanların üretkenliklerini şu şekillerde arttıracağını sanıyorum:
Rutin işlerin LLM tarafından otomatik olarak yapılması
Doğru bilgiye tez ulaşıp bu bilgiyi istediğimiz şekle sokup getirilmesi
Bilgisayar programları arasındaki iletişimi kolaylaştırmak
Transformer (GPT) teknolojisi sadece konuşma ile sınırlı değil. Özet olarak, tarifi mümkün olan her türlü iş yakın bir gelecekte bilgisayarlar tarafından LLM kontrolünde yapılabilecek.
YouTube ya da başka platformlarda pop sosyologların AI kaygılarına kulak asmayın. LLM ler ne bir tehdit ne de bir kurtarıcı. Sadece kullanışlı bir icat, bir bilgi kaldıracı. LLM ve muadillerini işinize nasıl entegre edebileceğinize kafa yorun öğrenin. Siz öğrenmezseniz, öğrenen biri sizi işinizden eder.
Bilgili üretken insan sayısının artması
20. yüzyılda, ABD sıfırdan başlayıp üniversite öğrenci sayısını milyonlara çıkarmayı başardı.
Bunun ABD için önemini geçen hafta yazmıştım. Son elli yıldır bunun benzerini, Çin, Hindistan ve bazı diğer gelişmekte olan ülkeler yaşıyor. Mesela Çin:
Çinde bir üniversiteye girmek için çok zor sınavları kazanmak gerekiyor. Bu anlamda, yukarıdaki şekli sadece ‘2017 senesinde 8 milyon öğrenci varmış’ diyerek değil, 1.2 milyarlık nüfusun içinden en yetenekli 8 milyon seçilmiş ve bunlar eğitilmiş diye düşünün. Yirmi sene önce Çin’den gelen bir öğrencim vardı. Çocukken mağara evlerde oturduklarını söylemişti bana. Kışın çok soğuk olduğu için, duvarlara oydukları yatakların altına kor kömür koyup öyle uyuyorlarmış, Mağaranın içinde akar su, gider boruları yok tabii. O işleri dışarıda hallederlermiş. Böyle bir yoksulluktan gelen bu çocuk sınavlarda gösterdiği başarı ile önce Çin’in en iyi üniversitesine girmeyi beceriyor ve sonra burs kazanıp doktora yapmaya benim yanıma geliyor. Sonra Çin’e geri döndü ve şu anda Çin’in en iyi üniversitelerinden birinde öğretim üyesi. Bunun gibi kaç milyon hikaye vardır yukarıdaki grafiğin içinde.
Bilgi üretim kervanına son elli senede katılan bu öğrenciler işe ABD ve diğer Batı ülkelerinde icat edilmiş teknolojileri öğrenerek yola koyuldu ama artık kendi tasarımlarını uygulamaya başladılar.
Sadece Çin değil, tüm gelişmekte olan ülkeler hesaba katılırsa, son elli yılda küresel eğitimli yetkin iş gücünün bir kaç kat arttığı söylenebilir. Bir de bu insanların, bir önceki bölümde belirttiğim bilgi kaldıraçları ile donanımlı olacağını tasavvur edin. Dünyayı değiştirecekler, göreceksiniz.
Ucuz Elektrik
Otuz senede belki de daha önce elektriğin marjinal maliyeti sıfır olacak. Bugün bile günün bazı anlarında elektrik toptan satış fiyatı sıfırlanabiliyor. Zaman geçtikçe bu olağanlaşacak.
Bu imkandan yararlanmak için, anlık uygun fiyattaki elektrik miktarına göre üretim hızını arttırıp azaltma imkanı olan sanayiler türeyecek. Mesela, aklıma genen ilk örnek olarak atıyorum, desalinasyon santral çıktısı deniz suyu atıklarının işlenmesi ile Lityum dahil bir çok metal ekonomik olarak üretilebilecek.
Marjinal enerji fiyatının sıfırlanmasının ekonomi üzerindeki etkileri üzerine yazılacak çok şey var ama şu anda bunun ne kadar önemli bir gelişme olduğunu kaydetmekle yetineceğim. Son maliyetler hakkında Lazard raporunu buradan indirebilirsiniz.
Çok kutuplu bir dünya
İlk rönesansın Batı Avrupa’da olmasının nedenlerinden biri, oradaki siyasi otorite noksanlığıydı. Doğu Avrupa ve Türkiye, önce Doğu Roma ve daha sonra onun devamı Osmanlı İmparatorluğunun baskısı altında özgür düşünen insanlar için sıkıntılı yerlerdi. Uzak Doğu ve Çin’de de durum çok farklı değildi. Bir tek Batı Avrupa’da göreceli bir özgürlük vardı. Örneğin, Galileo ya da Leonardo Da Vinci gibi bilginler ve sanatçılar, bir şehirdeki prensle araları bozulduğunda başka bir şehre gidip sanatlarını orda sürdürmeye devam edebiliyorlardı. Kristof Kolomb keşife çıkmak için İspanyol Kral Ferdinand’dan para alamazsa, Portekiz Kraliçesini ikna edip onun desteği ile yola çıkabiliyordu. Tüm mülkün Sultana ait olduğu Osmanlı’da böyle bir şey mümkün değildi.
Günümüzde, dünya çift ya da tek kutupluluktan çıkıp çok kutuplu bir dünya haline geliyor. Ülkeler arasındaki hareketlilikteki artışı da göz önüne alırsak, bu aslında ilk Rönesans çağındaki koşullara benzer bir fikir ve sanat alemi demek.
Sıra dışı bilim adamları ve mühendisler için bu yepyeni olanak ve destek imkanları getirecek. Dikkat edin, Thomas Friedman’ın dediği gibi, ‘Dünya Düz’ artık Hindistan’dan akıllı çocuklar ABD’ye gelip zengin olabilir demiyorum. ABD’nin, Hindistan’ın, Çin’in, Türkiye’nin akıllı çocukları artık tek bir ülkeye mecbur olmayacaklar, kariyerlerini geliştirmek ve dünyaya katkılarda bulunmak için birden fazla seçenekleri olacak diyorum.
Rönesans küreyi kaplarken her yer kımıldayacak
Yukarıda ilk başta söylediğim gibi bir gül bahçesine değil sancılı bir döneme giriyoruz. İngilizce bir akronim olarak ROGUE kelimesini yakıştırdım - Renaissance Overlaid Globe with Upheavals Everywhere. Girdiğimiz dönemi de ingilizce Rogue Age olarak adlandırıyorum o zaman. Başı sonu belli olmayan serseri bir döneme giriyoruz yani. Hayatın bir çok alanında bunun etkileri olacak. İleride, ‘Rogue çağında dış politika’, ‘Rogue çağında üniversiteler’, falan diye yazmaya devam edeceğim
Kısa kısa
Elon Musk’ın biyografisi yayınlandı. Kaleme alan Walter Isaacson. Yazdığı Leonardo Da Vinci’nin biyografisini okumuş ve çok beğenmiştim. Elon Musk hakkında nasıl yazdığını merak ediyorum. Okuyup ilginç bulduğum yerleri aktaracağım.
You Tube
Çin hakkında yalan yanlış çok şey yazılıyor. Neyi okuyup neye inanacağınızı bilemiyorsunuz. Bu hafta, daha önce bir başka videosunu tavsiye ettiğim Siming Lan’ın Çin hakkında yazılmış bir kaç güncel kitap hakkında hazırladığı eleştirel bir video var. Ben bahsettiği kitapları okumadım ama onun tavsiyesi üzerine bazılarını okuyabilirim.
Pascal - Hagi
Havalar ısınmaya başladı. Pascal ve Hagi günde bir yıkanmayı seviyorlar. Yıkanma tarzları çok farklı. Pascal suyun içine girip bir taraftan bir tarafa yürüyor, çıkıyor. Hava çok sıcaksa o zaman sırtının üstüne yatıp biraz debeleniyor o kadar. Hagi ise suyun içinde kanatlarını hızla çarparak kalmayı seviyor. Hem kendi hem bütün etrafı ıslatıyor kanat çırpması ile:
Günlük
Haftada iki gün torun Eleanor’u annesi bize bırakıyor. Meliz onun için her seferinde biraz daha değişik bir oyun alanı hazırlıyor o gelmeden evvel:
Eleanor’u izlerken, dünyayı nasıl öğrendiğimiz üzerine düşünüyorum. Aynı kitapların okunmasını istiyor. En fazla bir ya da iki yeni kitap ekleyebiliyoruz sergiye. Fazla olursa fark ediyor, istemiyor. Sanıyorum dinleye dinleye ezberledi kitapta yazılan şeyleri ve bildiği şeyleri tekrar tekrar dinlemeyi seviyor. Henüz konuşamıyor ama okunanı kafasında bir şekilde canlandırabiliyor bence.
Mesela babaannesi Meliz’in plastik vahşi hayvan ve evcil hayvan figürlerini ayrı ayrı yanyana koyduğu tepsilerden birinden bir ‘at’ alıyor sonra gidip içinde ‘at’ olan kitaplardan birini seçiyor. Kitaplardaki iki boyutlu at resimleri ile üç boyutlu plastik at figürlerini kafasında nasıl özdeşleştirebiliyor tasavvur edemiyorum. Eminim aradaki bağı, Meliz’in ve benim ikisine de ‘at’ demesi oluyor. Henüz at görmedi ama köpek gördü ve sahici köpek ile kitaptaki köpeğin aynı olduğunu bir şekilde idrak edebiliyor. İkisine de ‘hav’ diyor (henüz ‘hav hav’ diyemiyor, sadece tek ‘hav’). Ne yazık ki, çocuklar konuşmaya başlayana kadar bu ilk öğrenme biçimlerini unutuyorlar. Yoksa ne kadar ilginç olurdu dünyayı nasıl tanımaya başladıklarını onlardan dinlemek.
Eleanor’un babası Taylan o yaşta iken ben bütün gün işte idim. O yüzden Eleanor ile şimdi geçirdiğim kadar vakit geçirmek fırsatı olmamıştı. Büyüklerimiz hep torun evlattan daha tatlı derlerdi. O zaman anlamazdım. Sanıyorum şimdi anlıyorum ne demek istediklerini.
.
Doktor, mühendis, avukat gibi uzun yıllar okuyarak ve çalışarak oluşturdukları bilgi ve tecrübe haznelerini kullanarak toplumsal gelişmeye katkıda bulunanlara bilgi emekçisi diyorum.
Halim'cim harika. Eline, emeğine sağlık.
Eleanor ile ilgili yazdıklarını okuyunca Nilay'ın bebekliğini hatırladım.
Ona rahat yemek yedirebilmek için resimli kitaplardan okurdum. Bazen bir satır veya bölümü atlarsam, hemen uyarırdı beni. Yani kitabı ezbere bilirdi.
Ona çok küçükken yap-bozlar almıştım. Başlarda, kolay yapabilsin diye bazı yerlerini yapıştırırdım. Daha sonra buna gerek kalmadı. 10dan fazla yapboz kartı ve parçaları bir torbada saklanırdı. Nilay yapboz parçalarını öyle tanıdı ki, yere boş yap-boz kartlarını sererdik, O, torbadan rastgele çektiği yap-boz parçasını, hemen hiç düşünmeden doğru kartın doğru yerine koyardı. Biz dahil, herkes çok şaşırırdı.
selam ve sevgiler.