Türkiye geleceğini tüketiyor. Yüzyıl sonunda nehirler kuruduğunda çok geç kalınmış olacak. Torunlarımızın ve onların evlatlarının geleceği bugün atılacak adımlara bağlı.
Su artık bir beka sorunu haline geldi. Önce meselenin ciddiyetinin kavranması lazım. Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığından ayrı bir Su İşleri Bakanlığı oluşturmak ilk adım olabilir. Daha dikkatli kullanım ve tutumluluk gerekli ama yetmeyecek. Yeni su kaynakları yaratmak şart.
Mevcut üretim döngüsü şu kaynaklarını vahşi bir şekilde tüketiyor maalesef, ırmağının akışına ölenler ülkede akan akan nehir bırakmayacak bu haliyle...
Yöneticiler uyuyor ama birçok insan onları uyandırmak için çabalıyor. Oysa bu sorun, gerçek beka meselesi. Siyasi tartışmaların önüne geçecek bir konu.
Sağol. Hemen okudum. Bence T24 yazarlarının konuyu iklim değişikliğine bağlamaları doğru değil. Türkiye'nin su kıtlığı iklim değişikliğinden bağımsız. Buzulların gerilemesi belki iklim değişikliği ile ilintili ama aşırı kullanımdan ileri gelen sorunların iklim değişikliği ile alakası yok. Ayrıca, küresel iklim değişikliğinin bölgesel iklimlere nasıl etki yapacağını kimse bilmiyor. Biliyorum diyen de yalan söylüyor. O yüzden ben konuyu iklim değişikliğine bağlamaktan kaçındım benim yazımda.
Ben de Türkiye'de suyun doğru kullanılmadığını okuyorum ve biliyorum, bu konuyu bilen insanların yazdıklarından. Türkiye'de suyun %70 kadarı tarımdaki vahşi sulamadan kaynaklandığı gibi bir durum var. Bu konuda hiç bir önlem alınmıyor, çiftçiler yeterince bilgilendirilmiyor, onlara yaptırım uygulanmıyor. Şehir kullanımı konusunda da hemen hiç bir uyarı ve yaptırım da yok. Ne belediyeler, ne kullanıcılar olayı önemsemiyor.
Ama diğer taraftan ben, küresel iklim değişikliğinin de hem ısınma yönünden, hem de yağış rejimlerini değiştirmesi yönünden bu sorunu daha da zor duruma getirdiği kanısındayım. Yani iklim değişikliği konusunda bilinçlendirmenin de önemine inanıyorum.
Küresel ısınma buzulların erimesini hızlandıracak. Ancak yağış rejimlerini nasıl etkiler bilmiyorum. Meteoroloji modellemesi (Demircan - 2014) ne göre bazı bölgelerde yağış artıyor bazı bölgelerde azalıyor. Mevsimlere göre de değişiklikler farklı yönde olacak. Ben bölgesel modellerin doğruluğu hakkında şüpheliyim. Küresel sıcaklıklar artıyor ve artacak ama bunun bölgeler üzerindeki meterolojik etkilerini bilecek kadar ayrıntılı modellerimiz henüz yok. Küresel modeller 100km x 100km grid kullanıyor. Too coarse. Bölgesel modellerde daha sıkı grid kullanılabilir ama orada da boundary conditions sorunu var.
Halim'cim, ana başlığın, bence de tüm dünyanın en büyük sorunu ve inanılmaz bir vurdum duymazlık yaşanıyor bu konuda. Biz görmeyeceğiz ama ben de eminim torunlarımız ve belki de çocuklarımız, çevre felaketleriyle karşılaşacaklar. Hep düşünmüşümdür. Eğer Bush yerine çevreci Al Gore başkan seçilseydi, eminim daha güzel bir dünyada yaşayacaktık. Büyük bir fırsat kaçtı.
Pascal'a dinlettiğin Barış'ın (Paz) müziğini dinlemek istedim ama siteye girince otomatik olarak çeşitli yerlerden gelecek reklam ve duyuruları almaya izin vermiş olacaksın deyince vazgeçtim. Genelde internette izimi bırakmak hoşuma gitmiyor. Bu yüzden hiç google da kullanmıyorum. Onun yerine ductductgo'nun güvenli olduğu ve seni izlemediği bilgisini aldığım için onu kullanıyorum.
Charles Bronson'un filmini hatırlayamadım ama Claudia Cardinale de en beğendiğim yıldızlardan olduğu için Türkiye'de oynatıldıysa mutlaka seyretmişimdir diyorum. O zamanlar haftada en az 4-5 kez sinemaya giderdim. :)
Su artık bir beka sorunu haline geldi. Önce meselenin ciddiyetinin kavranması lazım. Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığından ayrı bir Su İşleri Bakanlığı oluşturmak ilk adım olabilir. Daha dikkatli kullanım ve tutumluluk gerekli ama yetmeyecek. Yeni su kaynakları yaratmak şart.
Mevcut üretim döngüsü şu kaynaklarını vahşi bir şekilde tüketiyor maalesef, ırmağının akışına ölenler ülkede akan akan nehir bırakmayacak bu haliyle...
Bugünkü T24'te aynı konu hakkında bir yazı vardı.
Yöneticiler uyuyor ama birçok insan onları uyandırmak için çabalıyor. Oysa bu sorun, gerçek beka meselesi. Siyasi tartışmaların önüne geçecek bir konu.
https://t24.com.tr/yazarlar/iklim-masasi/iklim-degisikligi-turkiye-de-kurak-alanlari-artiracak,41471
Sağol. Hemen okudum. Bence T24 yazarlarının konuyu iklim değişikliğine bağlamaları doğru değil. Türkiye'nin su kıtlığı iklim değişikliğinden bağımsız. Buzulların gerilemesi belki iklim değişikliği ile ilintili ama aşırı kullanımdan ileri gelen sorunların iklim değişikliği ile alakası yok. Ayrıca, küresel iklim değişikliğinin bölgesel iklimlere nasıl etki yapacağını kimse bilmiyor. Biliyorum diyen de yalan söylüyor. O yüzden ben konuyu iklim değişikliğine bağlamaktan kaçındım benim yazımda.
Ben de Türkiye'de suyun doğru kullanılmadığını okuyorum ve biliyorum, bu konuyu bilen insanların yazdıklarından. Türkiye'de suyun %70 kadarı tarımdaki vahşi sulamadan kaynaklandığı gibi bir durum var. Bu konuda hiç bir önlem alınmıyor, çiftçiler yeterince bilgilendirilmiyor, onlara yaptırım uygulanmıyor. Şehir kullanımı konusunda da hemen hiç bir uyarı ve yaptırım da yok. Ne belediyeler, ne kullanıcılar olayı önemsemiyor.
Ama diğer taraftan ben, küresel iklim değişikliğinin de hem ısınma yönünden, hem de yağış rejimlerini değiştirmesi yönünden bu sorunu daha da zor duruma getirdiği kanısındayım. Yani iklim değişikliği konusunda bilinçlendirmenin de önemine inanıyorum.
Küresel ısınma buzulların erimesini hızlandıracak. Ancak yağış rejimlerini nasıl etkiler bilmiyorum. Meteoroloji modellemesi (Demircan - 2014) ne göre bazı bölgelerde yağış artıyor bazı bölgelerde azalıyor. Mevsimlere göre de değişiklikler farklı yönde olacak. Ben bölgesel modellerin doğruluğu hakkında şüpheliyim. Küresel sıcaklıklar artıyor ve artacak ama bunun bölgeler üzerindeki meterolojik etkilerini bilecek kadar ayrıntılı modellerimiz henüz yok. Küresel modeller 100km x 100km grid kullanıyor. Too coarse. Bölgesel modellerde daha sıkı grid kullanılabilir ama orada da boundary conditions sorunu var.
Halim'cim, ana başlığın, bence de tüm dünyanın en büyük sorunu ve inanılmaz bir vurdum duymazlık yaşanıyor bu konuda. Biz görmeyeceğiz ama ben de eminim torunlarımız ve belki de çocuklarımız, çevre felaketleriyle karşılaşacaklar. Hep düşünmüşümdür. Eğer Bush yerine çevreci Al Gore başkan seçilseydi, eminim daha güzel bir dünyada yaşayacaktık. Büyük bir fırsat kaçtı.
Pascal'a dinlettiğin Barış'ın (Paz) müziğini dinlemek istedim ama siteye girince otomatik olarak çeşitli yerlerden gelecek reklam ve duyuruları almaya izin vermiş olacaksın deyince vazgeçtim. Genelde internette izimi bırakmak hoşuma gitmiyor. Bu yüzden hiç google da kullanmıyorum. Onun yerine ductductgo'nun güvenli olduğu ve seni izlemediği bilgisini aldığım için onu kullanıyorum.
Charles Bronson'un filmini hatırlayamadım ama Claudia Cardinale de en beğendiğim yıldızlardan olduğu için Türkiye'de oynatıldıysa mutlaka seyretmişimdir diyorum. O zamanlar haftada en az 4-5 kez sinemaya giderdim. :)
Sevgiler.
Spotify aboneliğin varsa reklam falan gelmez. Spotify bedava da dinlenebiliyor. O zaman reklamlara katlanmak gerekiyor.