Lübnanlı bir baba ve Portekiz yahudisi bir anneden 1934 yılında Brisbane’da doğan David Malouf, Avustralya edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Bir kaç kitabını okumuş ve sevmiştim.
Bir mülakatını radyoda dinliyordum, ‘hayat aslında kısa değil’ diyordu. Mülakatın çoğunu unutmuşum ve internette de bulamadım ama aklımda kaldığı kadarı ile sanırım şunu diyordu:
… Gençken sabırsızdım, az zamanda çok şey yapmak lazım çünkü hayat çok kısa diye düşünürdüm ama insan yaşlanınca öğreniyor ki hayat kısa değil. Özellikle, bir yandan gençken yaptığımız tercihlerin zaman içinde doğurduğu sonuçları bize gösterecek; öte yandan yanlış tercihler sonucu kaçtı sandığımız fırsatları tekrar önümüze sunabilecek kadar uzun.
Hafızam beni yanıltıyor olabilir; yanlış söylemişsem Malouf’tan özür diliyorum.
Şirödinger1 in kedisi kıssasını duymuşsunuzdur. 2022 Nobel fizik ödülünün Aspect, Clauser ve Zeilinger’e verilmesi ile merak edip bir aydır kuantum fiziği okuyorum. Kuantum fiziğinin ana prensiplerini kimse anlamıyor. Matematik modelleri çözüp sonuçlarını kullanıyoruz o sonuçlar akla zarar da olsa. Kuantum fiziğinin temel prensiplerinden biri, her nesnenin bir dalga denklemi olduğu. İlk formüle eden Erwin Schrodinger olduğu için onun adı ile anılıyor bu denklem. Aşağıdaki grafik boş uzayda bir parçacığın Schrodinger denkleminin non-relativistic çözümü ile hesaplanan hareketini gösteriyor.
Böyle dalga dalga giden bir parçacığın belli bir anda nerede olduğunu ihtimal olarak hesaplayabiliriz ama kesin bilemeyiz. Kesin bilmek için ölçüm yaptığımızda, dalga denklemi çözülmüş oluyor ve belirsizlik ortadan kalkıyor. Bu teorinin bazı enteresan sonuçları var. 2022 Nobel ödülünü alanların deneysel olarak ispatladıkları kuantum dolaşıklığı (entanglement) bunlardan biri. Dalga denklemi, gözlemcinin ölçümü ile çözümlenene kadar belirsizlik sürüyor.
Şirödinger kedisi Herr Schrodinger’in teorisini açıklarken kullandığı bir düşünce deneyi. Kedi ile zehir şişesinin kapatıldığı kutuda radyoaktif bir madde de var ve bu maddenin radyoaktif dönüşümü ancak bir ihtimal olarak hesaplanabiliyor. Dönüşüm olursa bir mekanizma zehir şişesini kırıyor ve kedi ölüyor. Kuantum teorisinin şu anda kabul edilen yorumuna göre (Kopenhag yorumu), bu kutu sisteminin dalga denklemi ancak gözlem yaptığımız zaman yani kutuyu açtığımız zaman çözülüyor. Gözlem anına kadar kedi ne ölü ne canlı, ikisinin arasında bir yerde. Bu kurgunun kedilerle sınanması imkansız ama atomik parçacıklar bahis konusu olunca sınanabiliyor ve Nobel ödülü de bunun için verilmiş zaten.
Önemli yaşam dönemeçlerinde karşımıza çıkan seçenekler bizim kendi şirödinger kedilerimiz aslında. Seçtiğimiz yolda başımıza geleni yaşayarak öğreniyoruz ama diğer seçenek kutunun içinde saklı kalıyor.
Şirödinger kedilerimden biri Montreal’da bir kutuda duruyor. PhD bittiğinde çeşitli nedenlerden dolayı Türkiye’ye dönemedim; Kanada ya da Avustralya tercihleri vardı, Avustralya oldu2. Montreal’da gömdüğüm şirödinger kutusunun içinde ne olduğunu hiç bir zaman bilmeyeceğim. Avustralya'da Meliz'le tanıştım, evlendim, bir çocuğumuz oldu, bu güne geldik; bu süre zarfında Kanada'ya gitsem ne olurdu acaba diye aklımdan geçirdiğim hiç olmadı. Demek ki doğru seçim yapmışım diyorum.
Bir başka şirödinger kutusu, 1983 de beni buraya getiren proje bitince karşıma çıktı. Sidney’de bir üniversiteden teklif almıştım ama o zamanlar gençtim üniversite cazip gelmiyordu. Labtam diye spektrometer imal eden bir firmada işe başladım, Melburn’a gittik. Sidney’e gitsem hayatım nasıl değişirdi bilmiyorum. Labtam işi ArGe işiydi ve yoğunluk yazılım üstündeydi. O kadar çok program yazdım ki iki sene sonra adeta makina mühendisliğini unuttum kaygısı uyanmaya başlamıştı içimde. Taylan doğdu ve Brisbane’a geri dönüp maden makinaları üzerine çalışan bir danışman firmada işe başladım. Yazılım ve ArGe deneyimine değer vererek işe aldıklarını söylediler. Demek ki hiç bir tecrübe boşa gitmiyor.
Hayatımız boyunca yaptığımız seçenekler bizi bugüne getiriyor. Bazı dönemeçlerde yapılan farklı tercihler hayatımızın gidişini tamamen değiştirme gücüne sahip. Bazılarıysa istikamette büyük bir değişiklik yapmadan sanki bir sonraki sapma ile yoldan devam ettiriyor gibi oluyor.
Schrodinger tabii ki. Prensip olarak yabancı kelimeleri orijinal imlaları ile yazıyorum ama bu Şirödinger demesi hoşuma gittiği için bir istisna yaptım.
Bu seçimin çeşitli nedenleri var. O sıralar tanıştığım Tayland’lı bir arkadaş, Avustralya’ya git, orası çok zengin ülke dedi. Buna destek olarak Sweezy ve Baran’ın Tekelci Kapitalizm kitabından aklımda kalan tek cümle, Avustralya’nın 21. yüzyıl için çok önemli bir ülke olduğu idi.
Haklısın Halim'cim.
Hayatımızda, yaşamımızı şekillendiren, çok önemli yol ayrımları var. Yol ayrımlarında, şartların ve seçeneklerin olduğu kadar, seçimimizde etkili olan kişilerin de büyük rolü var. Benim hayatımda da birçok Şirodinger kedisi var. Ben Şirodinger kedilerini henüz bilmediğim için onlara kader diyordum. 😀
Sizin içeriğinizle pek ilgili değil ama tercihler hakkında bir iki şey söylemek isterim.
Bazı insanlar, hayatlarımızın, sonsuz olasılıklar içinden kendi tercihlerimiz ile şekillendiğini düşünür. Bir süre sonra geriye dönük muhasebe yaptıklarında ise diğer ihtimalleri merak ederler, bazen pişman olurlar. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Bence verilmiş her karar verildiği anda doğrudur ve daha önemlisi o andaki tek seçenektir. Zamanla değişen şartlar, deneyimler ve bilinç ile geçmiş kararları değerlendirmenin doğru bir metot olmadığını düşünüyorum.
Bu benim pişmanlık denen duyguyla fazla muhatap için kendimce geliştirdiğim bir yöntem :))
Verilmiş her karar, verildiği anda doğrudur.
Ankara'dan sevgiler..