Ben olaya cocuklarin kendi baslarina risk alabildikleri ortamlarda buyuyebildikleri zamanlardan ziyade, kendi baslarina gunluk oyunlarin icinde birseyler ureterek kendilerine "ben yapabilirim" guvenini kazandirmalari olarak bakiyorum. Bugunun cocuklari ile, bizim cocuklugumuzu kiyasladigimda en belirgin fark olarak bizim zamanimiz cocuklarinin alet kullanarak kendi oyuncaklarini kendilerinin yapabilmesini goruyorum.
- Bicak ve kesici diger aletler ile kendimize duz tahtadan tabanca seklinde gayet gercekci oyuncaklar yapabilirdik.
- Kagitlardan yapabildigimiz ucurtma, ucak, pervane turu oyuncaklari saymakla bitiremem
- Carsiya gider ince sazlik kamisi satin alir, kaplama kagidi, ingiliz ipi ile altigen ucurtma sekli ortaya cikarir, kesilmis kagitlar ve hamurdan yapilmis tutkal ile metrelerce uzunlukta kuyruklar ortaya cikarip, buyuklerin de yer aldigi yarismalarda ovune ovune yaptigimiz ucurtmamizin en yukseklerde suzule suzule ucmasina calisirdik. Ucurtma yaparken citalarin inceligi, ucurtmanin agirlik merkezi vs hepsi hesaba katilirdi. Bunlari yaparken ilk okulun 4ncu, besinci sinifinda oldugumuzu hatirliyorum.
- iplik makara, iki igne, kalem ve ince tenekeden firiril firil donup on metrelerce uzaga hizla giden "ucan daireler" yapardik.
- Tahta, tel ve rulman ile simdiki e-bike benzeri araclar uretip, hangisinin daha fazla manevra kabiliyeti oldugu konusunda yarismalar duzenlerdik.
Bu saydiklarim ilk aklima gelenler. Yani, el becerisi ve bazen gun boyu suren emek ile ortaya cikardigimiz elle tutulur, ise yarayan, herkesin bakip, dokunup keyfini surdugu oyuncaklar dizisi ile cocuksu bir ovunc duyar, guven ve gururla ortalikta dolanirdik.
Simdiki cocuklar muzik aleti calarak, dans ederek, bale yaparak, tiyatroda rol alarak, paten yaparak cocukluklarini geciriyorlar. Fakat bu onlara bir yaraticilik getirmiyor. Kendilerine ait zamanlari yok. O yuzden, arkadaslarinin yaptigi bir nesnenin karsisina kendi emekleri ile ortaya cikardiklari bir nesne sunamiyorlar. Belki en fazla yapabildikleri, bilgisayar oyunlarinda daha fazla oldurmekden kazanilan puanlar ile ortaliga caka satmak.
Bugünkü ortamlar da çok farklı tabii. Şehir içlerinde öyle boş arsalar kalmadı. İnşaat işleri öylesine mekanize oldu ki, inşaata giren çocuğun başına bir şey gelmesi bir ihtimal değil bir mutlakiyet artık. Trafik dersen yine öyle. Biz çocukken sokaktan bir araba geçse döner bakardık kimin arabası acaba diye. Bu dönemde bir de sanal alam riskleri var ki daha ne olup olmadıklarını kavramakta bile güçlük çekiyoruz. Bugünkü ana babaların işleri daha zor. Yorumun için teşekkür ediyorum.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Şimdiki çocuklar bambaşka ve çoğunlukla sanal alemden gelen risklerle karşı karşıya. Belki 50 sene sonra onlar da kendi çocukluklarından bahsederken, o zamana kadar sanal alemin belli bir düzene kavuşacağını kabul edersek, bir zamanlar kendilerinin nasıl böyle başı boş bırakıldıklarına şaşıracaklar. Belki.
Çocukluk anılarınızı keyifle okudum. Gözümde canlandırırken ürktüm de biraz. Ben muhtemelen sokakta oyun oynayan son nesil çocuklardandım. Sizinkiler kadar riskler barındırmasa da cep telefonlarının olmadığı bir dönemde saatlerce mahallenin sokaklarına dağılarak oyun oynardık. Şu an böyle bir ortamı hayal bile edemiyorum. Hem çocuklarınki hem de ailelerinki iyi cesaretmiş doğrusu.
Çocuklara özgürlük mü, güvenlik mi sorusunu ben hep güvenlik diye yanıtladım. Bu konuda en ufak bir tereddüdüm olmadı diyebilirim. Ama hiç bir zaman buna, düşündükten sonra karar vermedim. Hep içgüdüsel oldu.
Sevgili Halim risk dolu çocukluk anılarını da keyifle okudum ve kendi anılarım canlandı gözümde. Çemişgezekte dayımın oğluyla nehir kenarına gidip dinamitle alabalık avlardık; doğru dürüst yüzme bilmediğim halde azgın nehirde yüzer gibi hareketlerle karşıdan karşıya geçerdik. Siirt’te otuduğumuz3 katlı apartman (lojman) bahçesinde çeşme başında eşek arılarıyla savaşırdık; bizi kıskanan çevredeki çocuk çeteleriyle dövüşürdük.
Ben olaya cocuklarin kendi baslarina risk alabildikleri ortamlarda buyuyebildikleri zamanlardan ziyade, kendi baslarina gunluk oyunlarin icinde birseyler ureterek kendilerine "ben yapabilirim" guvenini kazandirmalari olarak bakiyorum. Bugunun cocuklari ile, bizim cocuklugumuzu kiyasladigimda en belirgin fark olarak bizim zamanimiz cocuklarinin alet kullanarak kendi oyuncaklarini kendilerinin yapabilmesini goruyorum.
- Bicak ve kesici diger aletler ile kendimize duz tahtadan tabanca seklinde gayet gercekci oyuncaklar yapabilirdik.
- Kagitlardan yapabildigimiz ucurtma, ucak, pervane turu oyuncaklari saymakla bitiremem
- Carsiya gider ince sazlik kamisi satin alir, kaplama kagidi, ingiliz ipi ile altigen ucurtma sekli ortaya cikarir, kesilmis kagitlar ve hamurdan yapilmis tutkal ile metrelerce uzunlukta kuyruklar ortaya cikarip, buyuklerin de yer aldigi yarismalarda ovune ovune yaptigimiz ucurtmamizin en yukseklerde suzule suzule ucmasina calisirdik. Ucurtma yaparken citalarin inceligi, ucurtmanin agirlik merkezi vs hepsi hesaba katilirdi. Bunlari yaparken ilk okulun 4ncu, besinci sinifinda oldugumuzu hatirliyorum.
- iplik makara, iki igne, kalem ve ince tenekeden firiril firil donup on metrelerce uzaga hizla giden "ucan daireler" yapardik.
- Tahta, tel ve rulman ile simdiki e-bike benzeri araclar uretip, hangisinin daha fazla manevra kabiliyeti oldugu konusunda yarismalar duzenlerdik.
Bu saydiklarim ilk aklima gelenler. Yani, el becerisi ve bazen gun boyu suren emek ile ortaya cikardigimiz elle tutulur, ise yarayan, herkesin bakip, dokunup keyfini surdugu oyuncaklar dizisi ile cocuksu bir ovunc duyar, guven ve gururla ortalikta dolanirdik.
Simdiki cocuklar muzik aleti calarak, dans ederek, bale yaparak, tiyatroda rol alarak, paten yaparak cocukluklarini geciriyorlar. Fakat bu onlara bir yaraticilik getirmiyor. Kendilerine ait zamanlari yok. O yuzden, arkadaslarinin yaptigi bir nesnenin karsisina kendi emekleri ile ortaya cikardiklari bir nesne sunamiyorlar. Belki en fazla yapabildikleri, bilgisayar oyunlarinda daha fazla oldurmekden kazanilan puanlar ile ortaliga caka satmak.
Bugünkü ortamlar da çok farklı tabii. Şehir içlerinde öyle boş arsalar kalmadı. İnşaat işleri öylesine mekanize oldu ki, inşaata giren çocuğun başına bir şey gelmesi bir ihtimal değil bir mutlakiyet artık. Trafik dersen yine öyle. Biz çocukken sokaktan bir araba geçse döner bakardık kimin arabası acaba diye. Bu dönemde bir de sanal alam riskleri var ki daha ne olup olmadıklarını kavramakta bile güçlük çekiyoruz. Bugünkü ana babaların işleri daha zor. Yorumun için teşekkür ediyorum.
İnsan şimdi kendi çocuk ve torunlarını öyle risklere maruz kalmış düşündüğünde dehşete düşüyor. Yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Şimdiki çocuklar bambaşka ve çoğunlukla sanal alemden gelen risklerle karşı karşıya. Belki 50 sene sonra onlar da kendi çocukluklarından bahsederken, o zamana kadar sanal alemin belli bir düzene kavuşacağını kabul edersek, bir zamanlar kendilerinin nasıl böyle başı boş bırakıldıklarına şaşıracaklar. Belki.
Çocukluk anılarınızı keyifle okudum. Gözümde canlandırırken ürktüm de biraz. Ben muhtemelen sokakta oyun oynayan son nesil çocuklardandım. Sizinkiler kadar riskler barındırmasa da cep telefonlarının olmadığı bir dönemde saatlerce mahallenin sokaklarına dağılarak oyun oynardık. Şu an böyle bir ortamı hayal bile edemiyorum. Hem çocuklarınki hem de ailelerinki iyi cesaretmiş doğrusu.
Çocukluk maceralarına bayıldım Halim. :)
Çocuklara özgürlük mü, güvenlik mi sorusunu ben hep güvenlik diye yanıtladım. Bu konuda en ufak bir tereddüdüm olmadı diyebilirim. Ama hiç bir zaman buna, düşündükten sonra karar vermedim. Hep içgüdüsel oldu.
Sevgili Halim risk dolu çocukluk anılarını da keyifle okudum ve kendi anılarım canlandı gözümde. Çemişgezekte dayımın oğluyla nehir kenarına gidip dinamitle alabalık avlardık; doğru dürüst yüzme bilmediğim halde azgın nehirde yüzer gibi hareketlerle karşıdan karşıya geçerdik. Siirt’te otuduğumuz3 katlı apartman (lojman) bahçesinde çeşme başında eşek arılarıyla savaşırdık; bizi kıskanan çevredeki çocuk çeteleriyle dövüşürdük.
Vay Nejat'cım, herhalde çocukluğunda yaptıklarını telafi edebilmek için güvenlik dalını seçtin kendine. 😱🤔 :)