Emeklilik: İlgilenme ve Bilgilenmede bir sonraki aşama
Emekli olalı üç sene oldu. Bir dönüp bakalım bu seneler nasıl geçti.
Lütfen abone olun; lütfen paylaşın
Adresi kopyalayıp ( _↑_ Copy Link) WhatsApp grubunuza gönderebilirsiniz.
Üç yıl emeklilikten sonra hayata farklı bakmaya başladım. Emekliler, emekli olmayı düşünenler, ve hatta daha emekliliğe uzak olanlar için ilginç gelebilir.
Zorunlu Emeklilik Yok
Avustralya üniversitelerinde zorunlu emeklilik yok. 65 yaşında, 2020'nin sonunda emeklilik talebinde bulundum. Akademik hayat tak diye kesilmiyor. İlk bir kaç ay, projeleri sonlandırma ve doktora öğrencilerimle buluşmalar için haftanın bir kaç günü kampüsteydim. Üç yıl geçmesine rağmen, kalan tek öğrencim için hâlâ haftada bir gidiyorum.
Lazım Kalmak
Düzenli bir işte çalıştığınızda, çalışma saatleri luzumiyeti belirler. İşten sonra yaptığınız tek şey televizyon izlemek de olsa, gündelik emeğin karşılığı kendinizi topluma lazım bir eleman olarak hissedersiniz. Emeklilik sonrası zorluk, bir iş yapısı olmadan lüzumlu kalmak. Danışmanlığa dönmeyi düşündüm önce ama sonra farklı bir yol seçtim. Danışmanlığın izin vermeyeceği bir şeyi, mevcut uzmanlığımın ötesinde şeyleri öğrenmek ve keşfetmek istedim.
Yazılımı Keşfetmek: Flutter Yolculuğu
Yazılıma olan ilk kariyer ilgimi yeniden alevlendirdim ve 2022'de Flutter'ı öğrenmeye başladım. ChatGPT'nin Aralık 2022'de ortaya çıkmasıyla durdum. İlgim bu sefer Üretken Ön-eğitimli Transformatörlere (GPT - Generative Pretrained Transformers) ve Büyük Dil Modellerine (LLM - Large Language Models) kaydı. Bu kaymanın iki nedeni vardı: (a) ChatGPT daha ilginçti; ve (b) Flutter'ı öğrenmek artık gerekli değildi çünkü Flutter dahil herhangi bir dildeki temel programlama görevleri gelecekte bir GPT tarafından yapılacaktı. İki haftada bir yayınladığım "AI Stuff" sayfalarında bu yeni yoldaki ilerlemem üstüne yazıyorum.
Blog tutma: Öğrenme ve Bağlantı Kurma Aracı
Blog yazmak, teknik bloglardan Mart 2022'de açtığım mevcut Substack sayfama kadar uzun süredir devam eden bir hobi. Bu hem bir öğrenme aracı benim için hem de dünyayla bağlantıyı sürdürmenin bir yolu. Her yazı beni meşgul eden ve bilgilendiren yeni konulara yapılan bir yolculuk oluyor aslında. Abone sayısı arttıkça, bu konularla başka ilgilenenler de var diye mutlu oluyorum.
Seyahat ve Okuma: Yolculuk Tutkusunu Bilgelikle Dengelemek
"Bilgeliğin uçsuz bucaksız alanının anahtarı hangisidir:
Gezginin ayakları altında katedilen yollar mı,
Yoksa sayfaların sessiz kazancındaki zengin dünyalar mı?"
(Bilinen Türkçe deyişin ChatGPT kaleminden süslü yorumu)
Seyahat ve okumak, öğrenmeye açılan malum kapılar. COVID olmasaydı herhalde hemen emekli olunca biraz gezerdik. Geçmiş Çin Notlarımı okuyanlar bilirler, gezmeyi görmeyi severim.
Okumak için, başlangıçta bilimsel ve felsefi metinlere yönelmeye çalışsam da bu aşamada roman okumanın bende daha çok yankı uyandırdığını fark ettim. Mesela Karl Popper'a başladım ama birkaç gün sonra bıraktım. Çaba gerektiriyordu ve yeni bir şey öğrenip öğrenmediğimden emin değildim. Başka yerlerde okuduklarıma dayanan kısa, yüzeysel şablonlarla kirlenmiş beynim orijinali okurken sadece şablonla eşleşene odaklanıp gerisini çabucak geçmeye çalışıyordu. Keşke gençken bu tür metinleri okuyacak motivasyona sahip olsaydım. Bence 65 inden sonra klasikleri okumaya başlamak beyhude bir uğraş. Eminim farklı düşünen olacaktır. Ancak gıpta edebilirim.
Aile: Farklı Bir Lüzumluluk
Eleanor'un geçen yılın eylül ayında gelişi ailevi ilişkilerin bambaşka bir lüzumluluk fırsatı sunduğunu bana yeniden hatırlattı. Torunumla, oğlum Taylan'da yapabildiğimden daha çok ilgilendiğim için dedeliğin sevinçlerini ve zorluklarını keşfettim. Bir bebeğin bir günden diğerine büyüyüp değiştiğini ve karakterinin gelişimini izlemek harika bir ayrıcalık. Bebek bakımı zahmetli ama, bu sefer burada, eşim çocuklarımız Taylan ve eşi Yi'ye yardım ederken ona yardımcı olabilmek beni çok mutlu ediyor.
Netice
Bu üç yılı düşündüğümde, oluşan dengeden tatmin olduğumu görüyorum. Devam eden akademik taahhütlerim, blog yazmam, yapay zeka öğrenmem ve aktif bir büyükbaba olmam aylaklığa çok az yer bırakıyor. Tam olarak bulunmak istediğim yer burası.
Kaynaklar
China notes in an earlier blog
Kısa Kısa
-+-+-+-+
ACES Delta Hidrojen Elektrolizörleri
Power Magazine, 26 Ekim 2023, Sonia Patel
ABD hükümeti hidrojen altyapısına milyarlar ayırırken, ülkenin teknoloji noksanları da ortaya çıkıyor. Mitsubishi Power ve Magnum ortak girişimi ACES Delta, Utah eyaletinde yeşil hidrojen üretim, depolama ve dağıtımı için büyük bir merkez geliştirmeye çalışırken, ihtiyaçları olan 220 MW elektrolizörler, Çin'in Tianjin kentinden geliyor: HydrogenPro imalatı 40 x 5,5 MW yüksek basınçlı alkalin elektrolizörlerden oluşan sistemi, aşağıdaki resimde, Ekim 2023'te ABD Utah'taki hidrojen merkezine teslim sonrası görüyorsunuz.
Bu ürünü en ileri ticari teknoloji kabul edip, elektrolizör verimliliği konusunda akademik yayınlarda dolaşan bazı rakamları sınamak istedim.
HydrogenPro, eğer elektrik tarifesi $20/MWh ise, üçüncü kuşak elektrolizorları ile üretilecek hidrojen fiyatının $1,20/kg olacağını ileri sürüyor. Tam kapasite çalıştıkları zaman, 200 gpm (757 l/min) su kullanarak günde 100 ton hidrojen üretiyorlarmış.
Elektrik maliyetinin tek üretim maliyeti olduğunu varsayarak, bu rakamlara göre elektrolizör verimliliğini hesapladım. Ek başka önemli maliyetler varsa, gerçek verimlilik benim hesapladığımdan daha büyük olacaktır.
H2cost=1.20 # $/kg
H2LHV=120.0 # MJ/kg
ElecCost=20.0 # $/MWh
H2_Energy_Consumption=H2cost/(ElecCost/1000)
eta=H2LHV/(H2_Energy_Consumption*3.6)*100
Elektrik maliyeti, ElecCost=20,0 kWh/kg, ve hidrojen maliyeti 1,20 $/kg ise, bu 1 kg hidrojen üretmek için 60,00 kWh elektrik kullanıldığına işaret ediyor. Üretilen hidrojenin ısı değeri, LHV=120 MJ/kg olduğundan, verimlilik, eta
, %55,6 demektir.
Akademik senaryolarda genellikle kullanılan yüzde 65 elektrolizör verimlilik rakamları biraz iyimser gözüküyor bu hesaplamaya göre. Daha yüksek verimlilik vaad eden bu ölçekte elektrizör biliyorsunuz lütfen yorumlara yazın.
Yukarıda yazılanlar hakkında yapılabilecek bir başka gözlem de, ABD ekonomisini Çin’den ayırmanın ne kadar zor olduğu. İki ekonomi bir çok sektörde girift bağlarla birbirine bağımlı. Dünya barışının sürmesini isteyenlere umut vermeli bu.
Çin Yerel Yönetim Borçları
The East Is Read, Substack, 22 Aralık 2023
Tsinghua Üniversitesi Ekonomi ve Yönetim Okulu Maliye Bölümü Mansfield Freeman Kürsüsü Profesörü1 David Daokui Li, 25 Ekim'de Tsinghua Üniversitesi'nde Çin'deki Yerel Yönetim Borçları üzerine bir sunum yaptı.
Bu sunumdan Çin'deki yerel yönetim borcunu tahmin etmenin zor olduğunu öğrendim. Zorluk, borçların kademeli yapısından geliyormuş. Tipik olarak, yerel yönetimler, ilk kademede yerel yönetim finansman aracı (LGFV) denen bir ana şirket kuruyorlar. Bu ana kuruluş, %30-40'ı borç alınan sermaye ve %60-70'i kendi fonlarından oluşan finansmanla çalışıyor. Ana şirket daha sonra bir yan kuruluşa yatırım yapıyor ve o sayede borcunu arttırıyor, o yan kuruluş da bir kademe daha altta bir kuruluşa yatırım yapıyor ve böyle böyle her kademede borçlar biraz daha katlanıyormuş. Profesör Li ile doktora öğrencisi tarafından yapılan titiz bir analiz sonucu, 2020 yılında Çin'in yerel yönetim borcu yaklaşık 90 trilyon yuan (12,49 trilyon ABD doları) ve o zamanki GSMH'nın %88'ine eşit olarak hesaplanmış. Bu tahmin, çoğu araştırmada kullanılan rakamların üstünde. Örneğin, Uluslararası Para Fonu veya Dünya Bankası bu borç miktarını 60 trilyon yuan (8,33 trilyon ABD doları) civarında olarak tahmin eder diyor Profesör Li.
En önemli nokta, Profesör Li ve öğrencisi, merkezi hükümetin müdahalesi olmadan yerel borcun sürdürülemez olduğu kanısına varmışlar.
Toplam 90 trilyon yuan'lık borç, Çin Halk Cumhuriyeti'nde yaşayan 1,2 milyar Çinli için kişi başı 75.000 yuan demek. Önemsiz bir miktar değil. 2019 yılında Luoyang'da beş ay kaldım. Bu rakam, o dönemde Luoyang'daki tipik bir genç makine mühendisinin yıllık maaşıydı. Merkezi Hükümetin önünde çeşitli alternatifler mevcut ancak bunlar legal sistemin bazı temel ilkelerinin değiştirilmesini gerektiriyor. Yine de merkezi ve yerel hükümetlerin birlikte sorumlu oldukları bu karmaşadan yine birlikte çıkmayı başaracaklarını umuyorum.
You Tube videosu
-+-+-+-+
Cyrus Janssen, bu videoda, Singapur eski Dışişleri Bakanı General George Yeo’nun 13 Eylül 2023 Asya-Pasifik Forumunda Çin ve Taiwan ilişkileri üzerine yaptığı bir konuşmayı aktarmış. Şu andaki durumun tehlikeli ve saatli bomba gibi olduğunu söyleyen Yeo, Çin ve Taiwan için ‘Commonwealth’ türü bir birleşme teklifi getirmiş. ‘İki devlet, iki rejim, bir Commonwealth’. İngiltere ile Avustralya gibi mesela.
Ben normal şartlarda Çin’in askeri bir saldırıda bulunacağına ihtimal vermiyorum ama ABD etkisi ve Taiwan’daki bazı politikacıların tahriği ile Çin yöneticileri kendilerini buna mecbur hissedebilir. Bu yüzden bu saatli bomba durumunu giderecek her çözüm çok değerli. Yeo’nun teklifi bana orijinal geldi. Cyrus Janssen, Çin yöneticilerinin böyle bir teklife yakın olduğu kanısında olmasaydı bu videoyu yapmazdı. Taiwan yöneticileri ne düşünüyor bilmiyorum tabii.
PS: 13 Ocak Cumartesi günü Tayvan'da seçim vardı. Bağımsızlık taraftarı olan mevcut başkan, Lai, kazandı ama salt çoğunluk değil oyların sadece yüzde 40 ı ile. Taiwan’da 50+1 gerekmiyor. Partisi, DPP, parlamento çoğunluğunu kaybetti. Bağımsızlık yanlısı bir cumhurbaşkanı ve karma bir parlamentoyla, General Yeo'nun önerisi Tayvan'da ilgi görebilir. İnşallah.
-+-+-+-+
Günlük
Jakaranda ağaçlarının mor büyüsünü herkes sever. İşte bizim kampüste çiçek açan Jakarandalar:
Jakaranda’yı ben de severim ama bence Poinsiana ağaçlarının daha asil bir güzelliği var. Aşağıdaki fotoğrafı duraktan eve yürürken çektim. Kırmızı Poinsiana ağaçlarının gölgesinde bir sokak.
Bir sonraki sokaktaki bu ağaç, herhalde mahallenin en eski ağacı:
Bir başka açıdan:
Ben bu fotoğrafı çekerken Lubemobile sürücüsü bahçe kapısından çıktı yaklaştı. Araba bakımı için gelmiş ama müşteri evde yokmuş. Poinsiana ağaçları hakkında sohbet ettik. Kuzey Çin'den gelen bir göçmendi. Evlerine Lube Mobil isteyen müşterilerinin çoğunun yaşlı insanlar olduğunu ve ihtiyarların dolandırıcılardan korktukları için bilinmeyen numaralardan gelen çağrılara asla cevap vermediklerini söyledi. Bu da, onlarla randevu teyitini zorlaştırıyormuş. Ben işin zor dedim, o da hayat böyle ne yaparsın dedi.
-+-+-+-+
Pascal Hagi
Pascal arada bir huysuzlaşıyor. Biraz önce Spotify Barış Manço’nun ‘Ali Yazar Veli Bozar’ şarkısını çalıyordu ki bu Pascal’ı çok heyecanlandıran bir şarkıdır. Kafesten masaya geldi, elimi yakalayıp gagasıyla çimdikledi. Deri açılmadı ama canım acıdı. Yarın morarır. Yaşlı adamın cildi daha nazik oluyor. Ben de onları kafese kapadım.
Dün akşam, yine böyle akşamüstü Pascal ve Hagi kafeste oturuyor ben masada çalışıyorum. Pascal, ‘Mommy, mommy (Anne, anne)’ diye sayıklamaya başladı. Gittim Meliz’i çağırdım. Birlikte çok güzel sohbet ettiler. Sohbetimin yarısında aklıma geldi kaydedeyim diye. İşte o ikinci yarı aşağıda:
Arada ‘Baba bye bye, Mommy is here’ dediği aslında ‘Baba sen git, anne kalsın’ anlamında onun için.
Okuduğum Kitap
-+-+-+-+
2023 Pulitzer Ödülü'nü Barbara Kingsolver'ın Demon Copperhead'iyle paylaşan Hernan Diaz'ın "Trust" (İtimat) adlı eserini okudum. “Trust” ikinci kitabıdır. İlk kitabı “In the Distance” (Uzakta) 2017 yılında yayımlandı ve Pulitzer ödülü finalisti oldu. ‘In the Distance’, ‘19. yüzyılın ortalarında Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptıkları yolculukta kardeşinden ayrılan İsveçli göçmen Håkan'ın hayatını anlatıyormuş. Beş parasız Håkan, New York City'deki kardeşini bulmak amacıyla bazen çok zor koşullar altında Batı Amerika'yı dolaşıyor.’ Onu da okumak isterseniz diye aktardım.
‘Trust’ kitabını bazı eleştirmenler kapitalizmin derin ifşası olarak etiketlemişti. Sırf o yüzden aslında kitabı almayacaktım. Kapitalizmin derin ifşasını romanlardan öğrenme ihtiyacım yok. İyi ki almışım. Bence, ilgi çekici karakterlerle akıllıca inşa edilmiş bir hikaye. Yarıyı geçene kadar anlaşılması zor olan olay örgüsü, kapitalizm eleştirisi falan değil.
Kitapta dört bölüm var. İlk iki bölüm, başı, sonu ve kendi hikayesi olan ayrı kitaplar gibi. Birinci bölüm bitip ikinciye başlayınca, birden bire değişen tarz ve konu bir an Bulut Atlası'nı hatırlattı. Ama alakası yok.
İlk bölüm/kitap, Tahviller, zengin Amerikalı finansör Benjamin Rask'ı konu alıyor. İlginç ve yetenekli bir kadınla evli olan Rask borsa sihirbazı olarak kabul ediliyor. Bu ilk kitap bence Henry James'in yazabileceği bir şeye benziyor, mesela The American romanı gibi. Amerika ve Avrupa arasındaki tutum ve duyarlılıklar farklılıklarına birçok gönderme var üçüncü şahıs ağzından yazılmış bu bölümde. Ana tema biraz muğlak. Önemli bir servet var ortada ama konu servet ilişkileri değil daha ziyade Bay ve Bayan Rask arasındaki ilişki gibi görünüyor.
İkinci kitap, Hayatım, otobiyografisini yazan zengin Amerikalı finansör (evet, yine bir finansör) Andrew Level’in ağzından. Anlatan, kendini sadece öngörüsü güçlü bir dahi değil aynı zamanda kamu çıkarlarını düşünen bir sosyal kahraman olarak tanımlamak için büyük çaba harcıyor: "Eğer doğru şekilde yönlendirilirse, kişisel çıkarların kamu yararından ayrılmasına gerek yoktur" mantrası defalarca tekrarlanıyor. Kapitalizmin zaferine ve kendi kendini gerçekleştiren kaderine olan katıksız inancı yüzünden, Andrew Bevel zaman zaman benim gözümde bir Ayn Rand karakterinin karikatürünü andırdı. Bazı insanların Trust'ta kapitalizmin eleştirisini görmesinin nedeni bu olabilir.
Üçüncü ve dördüncü bölümler ilk iki kitabı birbirine bağlıyor. Aklımdaki Hatıralar, New York'ta tanışıp evlenen İtalyan göçmen bir çiftin kızı Brooklyn’li Ida Partenza ağzından yazılmış. Ida Partenza, Andrew Bevel’in yanında çalışmaya başlıyor. Sonuncu bölüm, İleride, Andrew Level'in eşi Mildred'i konu alıyor. Burada ilk defa Mildred’i kendi sesiyle tanıyoruz. Konu detaylarını vermeden size bu bölümler hakkında daha fazla bilgi vermek zor. Ancak ilk iki bölümdeki birçok belirsizlik ve bunlar arasındaki bağlantıların bu son iki bölümde ortaya çıktığını söylemek yeterli.
Kitabın konusunu açıklamadan söyleyebileceklerim bu kadar. İda Partenza ve onun anarşist mürettip babası hakkında biraz daha fazla bilmek isterdim. Ama o zaman farklı bir kitap olurdu. Sonuçta, Trust (İtimat), değişik tarzlarda tasvir edilmiş dört manzaranın sonunda bir araya gelip birleştiği bir yolculuk. Bazı kitapları okurken çok seversiniz ama yazar sonunu bağlayamamıştır. Bazı kitaplar ise bitirdikten sonra gözünüzde büyür. Trust (İtimat) bu ikinci gruptan.
.
ChatGPT’ye sordum Mansfield Freeman kim ve Çin’in en iyi üniversitelerinden birinde niçin onun ismine bir kürsü var diye. Cevabı kopyalıyorum:
Mansfield Freeman (1895–1992) was a notable American businessman and philanthropist, particularly recognized for his contributions to the field of Asian studies and his business success in Asia. He co-founded the American International Group (AIG), one of the largest insurance and financial services corporations in the world.
Freeman's connection to Tsinghua University and the reason for a chair being named after him there are rooted in his deep involvement with China and his dedication to fostering understanding between East and West. He had a long-standing interest in Chinese culture and philosophy, especially in Confucianism, and was a major benefactor of Asian studies in the United States.
His contributions to Tsinghua University, including significant financial donations and support for academic programs, likely led to the establishment of the Mansfield Freeman Chair as a way to honor his legacy and commitment to education and cross-cultural exchange. This chair supports distinguished scholars and educators in their fields, reflecting Freeman's dedication to academic excellence and his belief in the importance of bridging cultural divides.
Teşekkür ederim. Düşündüğün şey çok yerinde bir uğraş bence. Gelecek nesil için çok değerli bir miras olur.
Özellikle emeklilik konusundaki deneyimler çok hoşuma gitti ve ilgimi çekti. "Lazım Kalmak" gerçekten çok anlamlı bir tespit olmuş. Ben de yaklaşık 110 yıllık aile fotoğraflarından anımsadığım anıları not alıyorum, belki toparlayıp bir aile hikayesine dönüştürebilirim.