Elon Musk niçin satın aldı Twitter'ı ?
Musk Twitter'i satın alalı bir sene oldu. Hem para kaybetti, hem başına bir sürü dert aldı. Ne gerek vardı?
Lütfen abone olun; lütfen paylaşın
Adresi kopyalayıp ( _↑_ Copy Link) WhatsApp grubunuza gönderebilirsiniz.
10 Kasım
![](https://substackcdn.com/image/fetch/w_1456,c_limit,f_auto,q_auto:good,fl_progressive:steep/https%3A%2F%2Fsubstack-post-media.s3.amazonaws.com%2Fpublic%2Fimages%2Fdd6bbf9f-1685-4f26-80a6-d725cc0c16bb_900x202.jpeg)
Mustafa Kemal Atatürk, 85 yıl önce 10 Kasım 1938'de öldü. Bugün bile, her 10 Kasım sabahı saat 9.05'te, şehirlerde siren sesleri duyulur. Yoldan yürüyenler bir dakika durur saygı gösterme amacıyla. Atatürk hakkındaki fikrim yıllar geçtikçe gelişti. Gençliğimde onu milletimizin tartışmasız kurtarıcısı görür, yalnızca saygı ve hayranlık duyardım. Yaşım ilerledikçe, her türlü hilenin peşinde koşan, yüzünde Atatürk maskesi takmış çok sayıda insanla karşılaştıkça, biraz uzaklaşma yaşadım. Daha sonra fikrimi tekrar değiştirdim. Bugün Atatürk'e olan hayranlığım, küçüklüğümde olduğundan daha güçlü. Eminim ki, o olmasaydı, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun başına gelenler, Osmanlı'nın da başına gelecek ve Osmanlı sonrası Türkiye, Konya civarında küçük bir alana sıkışıp kalacaktı. Atatürk, savaş sonrası anlaşmayı (Sevres anlaşması) reddetti ve Türkiye'yi mevcut sınırlarıyla tanımlayan yeni bir anlaşma imzalanana kadar Anadolu'daki Türk köylülerini dört yıl daha savaşmak üzere seferber etmeyi başardı. Bugün, bunu din kozunu kullanmadan yapabilmesini en takdire şayan bir beceriklilik ve öngörü olarak buluyorum. İnsanları bir tür İslami bayrak altında silaha çağırmak muhtemelen daha kolay olurdu ama o aksini seçti ve Türkiye'yi ilk günden itibaren laik bir yola soktu. Küçük bir köktendinci azınlığa rağmen, Türkiye'nin büyük bir kısmı hâlâ bu laik yolda. İktidar söylemlerine bakmayın, son anketlerde Atatürk'ün mirasının %85 oranında onaylanması buna delildir1.
Özet
Twitter ve Elon Musk'un geçmişi:
Twitter 2006'da kullanıma sunuldu; Musk başlangıçta bunu denedi ve sıkıldı.
Musk, Twitter'ı 2011'de yeniden ziyaret etti ve on yılda 19.000 tweet ile aktif hale geldi.
Musk'ın tweet'leri için yaptığı benzetme: "Niagara Şelalesi" ve ara sıra "rastgele pislikler".
Twitter'ın Evrimi ve "Woke":
2010'lar: Amerikan toplumunda "woke" yükselişi.
Musk, Aralık 2021'de "woke" kökenleri hakkında tweet attı.
Twitter içeriği filtrelemeye başladı ve bu da algılanan ilerici önyargıya yol açtı.
Önyargı olayları: Hunter Biden'ın tweet'lerinin gizlenmesi, Trump'ın listeden çıkarılması.
2023: Matt Taibbi'nin "Twitter Dosyaları" içerik kararlarıyla ilgili şirket içi tartışmaları ortaya çıkardı.
Musk'un Twitter'a Katılımı ve Satın Alınması:
Musk, Twitter'ın sansürüyle ilgili endişelerini paylaştı.
Musk 10 milyar dolarlık Twitter hissesi satın aldı ve yönetim kuruluna davet edildi.
Musk'ın Twitter'ın liderliğine yönelik eleştirisi; iyileştirme potansiyeli gördü.
Eylül 2022'de Twitter'ı 44 milyar dolara satın aldı.
Musk'un Mülkiyeti Altındaki Değişiklikler:
Musk, Twitter ofislerine değişiklik ve maliyet düşürücü önlemler getirdi.
Büyük işten çıkarmalar: Personel sayısı Aralık ortasına kadar 8.000'den 2.000'e düşürüldü.
Musk gazetecilere Twitter'ın dahili belgelerini incelemesini sağladı.
Twitter Dosyalarından Analizler:
Gazeteciliğin evrimi ve hükümet ve istihbaratla ilişkisi.
İçerik denetiminin zorlukları .
Twitter'ın FBI ihbarlı hesapları yasaklayıp engelleme tartışması.
Musk'un Twitter'ı Satın Alma Nedenleri:
Finansal kapasite: 44 milyar dolar, net servetinin %4'üydü.
Seslerin susturulmasıyla ilgili algılanan yanlışlığı düzeltme isteği.
Çin'deki WeChat'ten ilham alan kâr ve genişleme potansiyeli.
Mevcut değer düşüklüğüne rağmen Twitter'ın geleceği konusunda iyimserlik..
Küçük Modüler Reaktörlerin sonu mu?
NuScale projesinin sonlandırılması SMR larda sonun başlangıcı bence..
Ceviz Tedavisi
İki cevizi avuçta yuvarlayarak zihin açıklığı vaadeden antik Çin tedavisi
Stephen Baxter
Creation Node
Elon Musk ve Twitter
Twitter 2006 yılında başladı. Musk o zaman denedi ama sıkıcı buldu. O zamanlar Twitter, kedi fotoğrafları ya da insanların o sabah denediği kahve referansları ile dolu bugünkü Instagram’a benziyordu.
Musk, Twitter'ı 2011'de tekrar denedi ve bu sefer vaz geçmedi. On yılda 19.000 tweet atarak bağımlısı oldu.
“My tweets are like Niagara Falls sometimes and they come too fast. Just dip a cup in there and try to avoid the random turds.” (Musk)
‘Tweetlerim bazen Niagara Şelalesi gibi çok hızlı geliyor. Sadece bardağızı uzatın ve rastgele düşen pisliklerden kaçınmaya çalışın.‘
2010'lu yıllarda, "woke" diye bir kültürel hastalık Amerikan toplumunda yayılıyordu. 1960'lı yılların Hippi kültürü 2010'lu yıllarda incelendiğinde ortaya atılan ilginç iddialar gibi, ‘woke’ kültürünün nasıl ve nereden türediği de elli yıl sonra bir araştırma konusu olabilir. Musk'ın da bu konuyu merak ettiği Aralık 2021'de attığı "traceroute Wake_mind_virus" tweetinden belli2:
Musk böyle anti-woke tweetler atarken, Twitter kamusal münazaranın woke denetleyicisi olmaya soyunuyordu. Bu süreç, Twitter’in, kötü amaçlı, yanlış bilgileri ve şiddeti öğen tweetleri filtrelemekle görevli bir içerik moderatörleri kadrosunu işe alması ile başladı.
Bu moderatörler tarafsızlık için çabaladılar ama önyargılar kaçınılmaz olarak ortaya çıktı ve platform yavaş yavaş ‘ilerici’ denilen eğilimlere doğru kaydı. Karşıt görüşün önyargısını görmek kolaydır ama kendi ön yargılarımızın farkında olmayız. Yani tarafsız insanları işe almaya çalışırken Twitter daha fazla ‘ilerici’3 işe aldı. Hunter Biden hakkındaki tweetlerin dezenformasyon olarak gizlenmesi ve engellenmesi ve Başkan Trump'ın listeden çıkarılması gibi Twitter önyargısının bazı meş’um örnekleri yaşandı. Twitter yöneticilerinin, Biden hükümetinin gündemine uymayan tweetleri bastırma konusunda Biden hükümeti yetkilileriyle birlikte çalıştığı yönünde şüpheler de vardı. Bu işbirliği daha sonra 2023'te Matt Taibi'nin Twitter Dosyaları başlığı altındaki bir dizi Tweetiyle kanıtlandı. Matt Taibi ifşaatları, Twitter'ın üst düzey yöneticilerinden oluşan yakın çevresinin bir dizi tartışmalı kararla ilgili dahili sohbetlerini içeriyordu. Bunlar arasında, Hunter Biden dizüstü bilgisayar hikayesinin yayılmasının sınırlandırılması, 6 Ocak 2021 Kongre Binası isyanının ardından Donald Trump'ın kalıcı olarak askıya alınması ve kısıtlamaların sınırlandırılması bazı etkili hesapların erişimi vardı. BBC, Twitter yöneticilerinin cürümlerine ilişkin bir başka örnek daha bildirdi: Bu, Twitter'ın yeni güvenlik şefi Ella Irwin tarafından ABD'deki üç nüfuzlu muhafazakar hesabın farklı "kara listeye" alındığını ortaya koyan ekran görüntüleri kendisine sağlanan ABD'li gazeteci Bari Weiss tarafından paylaşıldı. Twitter moderatörleri, bu yazarların kamuya ulaşmasın engellemeye çalışıyorlardı.
Donald Trump ya da Twitter'ın engellediği diğer muhafazakarlar hakkında ne düşünürsem düşüneyim, Twitter'ın ya da başka bir medyanın onları sinsice filtreleyip benim duymamı engellemesini yanlış buluyorum. Elon Musk da aynı şekilde düşünüyor ve benim aksime bu bu konuda icraat yapacak gücü var. İlk başta 10 milyar dolarlık Twitter hissesi satın alıp ve kurucu Dorsey'den Twitter CEO'su olarak görevi devralan yazılım mühendisi Parag Agrawal'ı arıyor. Ona Twitter'ın kimsenin sesinin kesilmemesi gereken "halka açık bir meydan" olma vizyonunu anlatıyor. Parag onu Yönetim Kuruluna davet etmiş. Musk, Parag'ın iyi bir adam olduğunu düşünüyor ama bunu bir sorun olarak görüyor. "Twitter'ın başında ateş püskürten bir ejderha lazım, Parag bunu yapabilecek biri değil" diye anlatıyor Musk düşündüklerini. Herhalde ateş saçan ejderha olarak kendini görüyor.
SpaceX'in başarıları (son paylaşımıma bakın) ve Tesla'nın hızlı yükselişinin ardından Elon Musk'un Nisan 2022'deki net serveti 1 trilyon doların üzerindeydi. Twitter'a rahatlıkla parası yeterdi yani ve Nisan 2022'de hisse başına 54,20 dolar olmak üzere toplam 44 milyar dolarlık bir teklifte bulundu. Daha sonra Twitter'ın aktif kullanıcı sayısı ile bot sayısı hakkında kendisine yanlış bilgi verildiğini ileri sürerek teklif miktarını azaltmak istedi. Ancak avukatı, dava mahkemeye giderse kaybedeceğine dair onu ikna etti. Ayrıca Musk Twitter konusunda yeniden heyecanlanmaya başlamıştı ve parayı Eylül 2022'de ödedi Twitter’i aldı. Isaacson'a "Bedelinin tamamını ödemem belki de makul, çünkü Twitter'ı yöneten bu mankafaların tımarhane4 gibi yönettikleri bu şirketin ona rağmen hisse fiyatı geçen yıl 70 idi. Yani potansiyel çok büyük. Düzeltebileceğim pek çok şey var.”
26 Ekim 2022'de Twitter binalarına yeni sahibi olarak girerken elinde mutfak lavabosu taşıyordu5. Binada gördüğü savurganlık karşısında hayrete düşmüş. Mesela, Musk'ın kamp kurduğu kattaki buzdolapları sağlıklı (ve pahalı) çerezler ve Norveç'ten gelen şişe su ve Liquid Death6 kutuları da dahil olmak üzere çeşit çeşit su cinsleri ile doluymuş. Musk kendisine teklif edildiğinde "Ben musluk suyu içerim" demiş.
Bir hafta içinde, şirketin dünya çapındaki çalışanlarının yarısını ve bazı altyapı ekiplerinin yüzde 90'a yakınını işten çıkardı. İnsan kaynakları yöneticilerinin çoğunu kovdu. Ve bu, Isaacson'ın biyografisine (s. 674) göre sadece birinci turdu. İşten çıkarmalar yıl sonuna kadar devam etti. Musk 27 Ekim'de görevi devraldığında 8000 personel vardı. Aralık ortasına gelindiğinde yalnızca iki bin kişi kalmıştı.
Musk ayrıca Matt Taibbi ve Barry Weiss gibi bağımsız olduklarını düşündüğü gazetecilere yeni şirketinin dahili belgelerini verdi ve inceleyin dedi. Buldukları şey bence çok rahatsız edici şeylerdi ve bir kısmını en üstte belirttim. Özet olarak kitaptan alıntı yapıyorum:
Twitter Dosyaları, ana akım gazeteciliğin son elli yılda ne hale geldiğini deşifre etti. Watergate ve Vietnam sırasında gazeteciler, genellikle, CIA'e, orduya ve hükümet yetkililerine şüpheyle ya da en azından sağlıklı bir şüpheyle yaklaşırlardı. Birçoğu, David Halberstam ve Neil Sheehan'ın Vietnam haberlerinden ve Bob Woodward ve Carl Bernstein'ın Watergate haberlerinden ilham alarak bu zanaata dahil olmuştu. Ancak 1990'lardan başlayarak ve 11 Eylül'den sonra hızlanarak, sistemin parçası haline gelen gazeteciler, hükümet ve istihbarat topluluklarındaki üst düzey kişilerle bilgi paylaşma ve işbirliği yapma konusunda giderek kendilerini daha rahat hissettiler. Twitter ve diğer teknoloji şirketlerinin aldığı tüm brifinglerin de gösterdiği gibi, bu zihniyet sosyal medya şirketlerinde de tekrarlandı. Taibbi şöyle yazdı: "Bu şirketlerin, (ABD) küresel gözetim ve bilgi kontrol aygıtının önemli parçaları haline gelme konusunda pek fazla seçeneği yok gibi görünüyor, ancak kanıtlar Quisling benzeri yöneticilerinin çoğunlukla bu işe dahil olmaktan heyecan bile duyduğunu gösteriyor." Cümlesinin ikinci yarısının ilkinden daha doğru olduğunu düşünüyorum. Twitter Dosyaları, Twitter'ın içerik denetimini nasıl ele aldığına dair bir miktar şeffaflık sağladı ancak aynı zamanda bu görevin ne kadar zor olabileceğini de gösterdi. Örneğin FBI, aşılar ve Ukrayna hakkında olumsuz tweetler atan bazı hesapların gizlice Rusya'nın istihbarat teşkilatı tarafından yönetildiği üstüne Twitter yönetimine ikazda bulunmuştu. Eğer durum gerçekten böyleyse Twitter'ın bu hesapları kapatması geçerli miydi? Taibbi'nin kendisinin de yazdığı gibi, "Bu zor bir konuşma ikilemi." (ya da Türkçesi, ‘iki ucu b.klu değnek’) (s.741)
The Twitter Files highlighted an evolution of mainstream journalism over the past fifty years. During Watergate and Vietnam, journalists generally regarded the CIA, military, and government officials with suspicion, or at least a healthy skepticism. Many of them had gotten into the craft inspired by the Vietnam reporting of David Halberstam and Neil Sheehan and the Watergate reporting of Bob Woodward and Carl Bernstein. But beginning in the 1990s and accelerating after 9/11, established journalists felt increasingly comfortable sharing information and cooperating with top people in the government and intelligence communities. That mindset was replicated at social media companies, as shown by all the briefings Twitter and other tech companies received. “These companies seem not to have had much choice in being made key parts of a global surveillance and information control apparatus,” Taibbi wrote, “although evidence suggests their Quislingian7 executives were mostly all thrilled to be absorbed.” I think the second half of his sentence is more true than the first. The Twitter Files brought some transparency to how Twitter had handled content moderation, but they also showed how difficult the task can be. The FBI, for example, flagged Twitter that some accounts tweeting negatively about vaccines and Ukraine were being secretly run by Russia’s intelligence directorate. If that was indeed the case, was it valid for Twitter to suppress these accounts? As Taibbi himself wrote, “This is a difficult speech dilemma.” (p.741)
Musk Twitter’i niçin satın aldı?
Tek bir neden değil, bir kombinasyon olduğunu düşünüyorum:
Çünkü yapabilirdi. Twitter'a ödediği 44 milyar dolar, o dönemdeki net servetinin yüzde 4'ü kadardı. Önemsiz değil ama hepsini kaybederse onu öldürecek bir miktar da değil. Net varlığımın %4'ünü çok fazla uyku kaybetmeden değerli bir yatırıma koyduğumu görebiliyorum.
Elon Musk bazı temel inançları olan birisi. Bunlardan birisi, egemen anlayışa uymayanları susturmanın yanlış olduğu. Ona göre Twitter, bazı fikirlere karşı sansür uyguluyordu ve Musk Twitter'ı satın alıp bu yanlış düzeltmek istedi.
Musk, Twitter’in iyi bir yatırım olduğu ve yatırdığı paranın fazlasını kazandıracağı görüşündeydi. Twitter'ı Çin'deki WeChat'e benzeyen çok daha büyük bir şeye dönüştürmeye çalışacaktı. 2010 yılında X ile yapmak istediği şey buydu ancak ortağı Thiel ve diğer yatırımcılar razı olmamıştı.
Bloomberg, X'in şu anda Musk'un bir yıl önce ödediği fiyatın yarısından daha az bir değere sahip olduğunu söylüyor. Ben, uzun süre bu kadar düşük kalacağını düşünmüyorum. Twitter'ı 2012'den beri kullanıyorum. Trol trafiği açısından artık daha iyi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca yeni "Topluluklar" (Communities) özelliğini de beğendim. Şu anda, katılmak istediğim bir topluluk olup olmadığını görmek için farklı toplulukları ziyaret ediyorum. Uzun vadede, X'e daha fazla işlevsellik kazandırmanın, onu Çin'deki WeChat gibi her şeyden önemli bir yazılım haline getirmenin çok iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.
Kısa Kısa
Küçük Nükleer Reaktör umutlarına büyük darbe
Power, 8 Kasım 2023, Aaron Larson
Utah Associated Municipal Power Systems (UAMPS) ve NuScale Power Systems, 462 megavatlık bir Küçük Nükleer Reaktör (SMR) inşa etmek için DOE tarafından finanse edilen bir projeyi geçen hafta sonlandırdılar. Aslında, on ay önce, hedef elektrik maliyeti 58 $/MWh'den 89 $/MWh'e güncellendiğinde projenin beklendiği kadar iyi ilerlemediği aşikardı. 89 $/MWh'lik seviyelendirilmiş maliyet (Levelised Cost), doğal gaz yakılarak üretilen elektriğe göre pahalı. IIEFA'nın belirttiği gibi, 1,4 milyar dolarlık ABD Enerji Bakanlığı katkısı ve Enflasyon Azaltma Yasası'ndan 30 dolar/MWh kesintiyi içeren 4 milyar dolarlık federal vergi sübvansiyonları olmasaydı fiyat çok daha yüksek olurdu.
Üstelik 89 $/MWh hâlâ bir tahmin ve gerçek maliyet muhtemelen daha yüksek olur. Proje ortakları fesih nedenini "projeye devam etmek için yeterli abone olmaması" olarak açıkladılar. Bunun ne anlama geldiğinden emin değilim ama "teknoloji kimsenin ilgisini çekmedi" gibi geliyor kulağa.
Küçük Nükleer Reaktör (SMR) hayallerine bir darbe bu. Ben de dahil pek çok kişi, SMR’lara, gelecek enerji üretim planında bir şans veriyordu. Bu durumda, bu biraz zor görünüyor. Henüz dosya tamamen kapanmış değil gerçi. Başka SMR firmaları da var ancak NuScale, ABD Nükleer Düzenleme Komisyonundan onay alan tek firma idi. Yanılıyor olabilirim ama SMR teknolojisinin NuScale projesi iptalinden sonra tekrar ayağa kalkabileceğini düşünmüyorum.
Geçen haftaki UAMPS-NuScale kararı, 20 yıl önce Avustralya'daki ZeroGen'in kapatılmasına benziyor. ZeroGen, Queensland'de yeni kömürlü termik santral inşası amaçlayan bir hükümet sanayi ortaklığıydı. Plan, CO2 emisyonlarını toplayıp yeraltında depolamaktı. Maliyetin ne kadar yüksek olduğu sonradan ortaya çıktı ve proje bitirildi. O zamandan bu yana CCS projelerine sadece göstermelik bir ilgi var. ZeroGen'in Avustralya'daki CCS projeleri için anlamı, NuScale projesinin sonlandırılmasının gelecekteki SMR beklentileri için ne anlama geleceği olacaktır.
You Tube
Elon Musk’ın Lex Fridman ile yaptığı 4. mülakat. Diğerleri gibi bu da izlemeye değer.
Spotify’dan da izleyebilirsiniz sanıyorum.
Diary
Çinli-Avustralyalı bir arkadaşla Çin'de otuz yıl önce arkadaşın şefi olan biriyle öğle yemeği yiyorduk. Artık emekli olmuş olan 70 yaşındaki şefin elinde iki ceviz vardı ve onları sürekli birbirine doğru yuvarlıyordu. Zihnini açtığını söyledi ben sorunca.
Daha sonra araştırdım, iki cevizi avuç içinde yuvarlayagelmenin Çin'de "ceviz terapisi" veya "toplarla el egzersizi" diye bilinen geleneksel bir kendi kendini tedavi yöntemi öğrendim. Bu uygulamanın aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faydaları olduğuna inanılmaktaymış:
El Becerisini ve Gücünü Geliştirmek: Özellikle müzisyenler, sanatçılar veya karmaşık el hareketleriyle çalışan herkes için.
Akupunktur Noktalarının Uyarılması: Eldeki akupunktur noktaları harekete geçtikçe bünye sağlamlaşıyormuş.
Strese karşı: Tekrarlanan, ritmik hareket zihni sakinleştirir diyorlar (tesbih gibi).
Kan Dolaşımı: Ellerde ve parmaklarda kan dolaşımını artırırmış.
Zihinsel Konsantrasyon: Bazıları cevizleri düşürmeden düzgün bir şekilde yuvarlamak için gereken odaklanmanın konsantrasyonu ve zihinsel disiplini artırabileceğine inanıyor.
Resimdeki yabani cevizler Xi'an'da bir pazar tezgahından satın aldım. Siz kendi cevizinizi kullanabilirsiniz. Bazı Çinli arkadaşlar benzer büyüklükte pürüzsüz kristal veya mermer küreler kullanıyor. Bu yüzden, mühim olanın, yüzey pürüzlülüğünden ziyade yuvarlama pratiği olduğunu düşünüyorum.
Nokia telefonum vardı. Geçen hafta şarjı durdu. Yeni telefona geçme zahmetinden üşenip tamir ettirmeye çalıştım ama nafile. Tamire 50 dolar harcadıktan sonra pes ettim. Dün JB HiFi'den 749 dolara bir Google Pixel 7a aldım. Üniversite e-posta hesabım dışında uygulamalarımın çoğunu bu yeni telefona geri almayı başardım. Üniversite kimlik denetleme programı iyi tasarlanmamış. Ben bu yeni telefonun tanınmasını sağlamaya çalışırken güvenlik sistemi üniversite hizmetlerine olan tüm erişim haklarımı engelledi. Umarım Pazartesi günü IT Hizmetlerine e-posta göndererek sorunu çözebilirim. Aksi takdirde perşembe günü kampüse varıncaya kadar ne iş bilgisayarıma ne kütüphane sayfasına erişemeyeceğim. (Son dakika: Üniversite ile şimdi konuştum. Halloldu).
Happy Diwali
Tüm Hintli okurların ‘Işık Bayramı’nı canı gönülden kutluyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Pascal Hagi
Ben duşa girerken Pascal banyonun penceresinden içeri bakıyor.
‘Baba bıcı bıcı. Baba bıcı bıcı’ deyip duruyor. Bir konuşayım desem yarım saat laflar benle. Belli dışarıda canı sıkılıyor ama benim vaktim yok.
Okuduklarım
Bu hafta yeni bir bölüm başlıyor. Plan, o an okuduğum kitap hakkında birkaç söz söyleyemek. Genellikle roman olacak çünkü aksi takdirde yazının diğer bölümlerinde bahsederdim.
Stephen Baxter'ın "Creation Node" kitabını okumayı yeni bitirdim.
Baxter üretken bir yazar, çoğunlukla bilim kurgu. Keşke bu kadar üretken olmasaydı diyorum, çünkü bazı kitapları baş yapıt iken bazıları da gerçekten kötü. ‘Creation Node’, ikinci kategoride. 23. yüzyılda insanların Ay'da, Mars'ta ve bazı asteroitlerde kolonileri var. Bugünün ulusal farklılıkları tümden ortadan kalkmış. Üç büyük kümelenme var: Ay kolonisinin açgözlü kapitalistleri; aşırı Muhafazakarlar (Conservers); ve insanlığın geri kalanı, tek bir Dünya hükümeti altında Dünya'da yaşayan orta halliler. Üç grup arasındaki siyasi çekişmelere üstün körü değinilmiş. İki yüz yıl sonra ama yegane yeni teknoloji atılımları nükleer füzyon ve uzay asansörleri.
İşte böyle bir güneş sisteminde, bir Conserver uzay gemisi, Güneş etrafındaki yörüngesini 28.000 yılda tamamlayan dokuzuncu gezegen olduğunu düşündükleri bir kütle anomalisini kontrol etmek için Oort bulutuna gidiyor. Bunun bir gezegen değil, başka bir evrene açılan bir kapı olduğu ortaya çıkıyor oraya varınca. Hikaye de öyle başlıyor zaten. Gerisini anlatmayayım.
Kitabı sonuna kadar okumama rağmen memnun kalmadım. Sanırım tatmin olmadım çünkü fazlasıyla absürttü (Camus absurd anlamında). ChatGPT'den absürtlüğün tanımını istedim: “(Bu), insanın anlam arayışı ile evrenin kayıtsızlığı arasındaki temel uyumsuzluğun felsefi tasviri. Yaşamın nihai amacı diye bir şeyin yokluğunun tanınması ve bu tanınmanın izin verdiği özgürlüğün benimsenmesi.”
Aslında Baxter’in ‘absürd bir şey yazayım’ dediğini sanmıyorum. Çala kalem çiziktirmiş, nasıl olsa ne yazsam satıyor diye.
Diğer Baxter hikayelerinde, evren vıcır vıcır hayatla kaynamaktadır. En olumsuz koşullarda bile, doğa bir şekilde hayatı yaratmayı başarır Baxter evreninde. Bu kitapta ise, ıssız bir evren hatta evrenler söz konusu. Ayrıca beş baş kadının siyah kolyeleri gibi hiçbir amaca hizmet etmeyen pek çok detay var. Kitabı okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız ama muhtemelen okuyacak daha iyi bir kitap bulabilirsiniz.
Aşağıdaki Kindle kütüphanemdeki Baxter kitaplarını gösteriyor:
Xeelee Ombinus ayrı ayrı yayınlanan dört kitaptan oluşan bir koleksiyon aslında: Raft, Timelike Infinity, Flux ve Ring. İyi kitaplar. Ayrıca aşağıdaki kitapları da tavsiye ederim. Kindle öncesi okudum.
Dört kitaptan oluşan Destiny's Children serisi: Coalescent, Exultant, Transcendent ve Resplendent.
Üç kitabı içeren Manifold serisi: Zaman, Uzay ve Başlangıç.
Bu arada, Manifold serisinin baş kahramanı Malenfant’ın bana Elon Musk’ı hatırlattığının farkına vardım şimdi. Elon gibi çok zeki ve sıfır empatili bir mühendisti.
Zika İstatistikleri
Düzenli okuyucular, fırıncının yeni ekşi maya kültürü yapmasına yönelik bir model görüp göremeyeceğimi görmek için Zika Fırınından satın aldığım ekşi mayanın yüksekliğini kaydettiğimi hatırlayacaktır. Verileri grafik olarak sunuyorum artık:
Başlangıç günü, 4 Ekim 2023.
Maalesef, anket referansını bulamadım ama güvenilir bir kaynakta bu rakamı okuduğumu hatırlıyorum.
Aralık 2021'de Elon Musk, "traceroute Wake_mind_virus" diye bir tweet yayınladı. Bu tweet, Musk'ın ‘woke’ hareketini bir zihin virüsü ve muhtemelen modern uygarlığa yönelik en büyük tehditlerden biri olarak tanımladığı şeklinde yorumlandı.
Son yirmi yıldır Amerika'da tuhaf bir şekilde taviz vermeyen kimlik politikaları şekilleniyor. ABD toplumu her zaman ilericiler ve muhafazakarlar arasında bölünmüştü. Son dönemde her iki tarafta da aşırı pozisyonlarda bulunanlar, gündemi ellerine geçirmeyi başardı. Bu Trump'tan önceydi ama o bunu utanmadan kendi amaçları için kullandı. Siyasi söylem, iki çılgın kesim arasında bağrışmalara dönüşerek yozlaştı. İnsanlar bu fenomenin çeşitli sebeplerini şöyle öne sürüyorlar:
sosyal medya ve internetin etkisi: Teknoloji, delilerin başkalarına ulaşmasını ve sanal yankı odalarında birbirine gaz vermesini kolaylaştırdı ve Facebook gibi bundan yararlanmak isteyen vicdansız operatörler bu davranışları teşvik etti.
Bush hükümeti ile başlayan sözde teröre karşı savaş sırasında söylenen yalanların neden olduğu hayal kırıklığı ve güvensizlik
Artan eşitsizlik
Farklı nedenlerle bölünmeleri hızlandıran iki sosyal medya programı Facebook ve Twitter oldu. Facebook daha fazla para kazanmak istiyordu ve bunu insanları birbirlerine karşı daha kötü davranmaya teşvik ederek yaptı. Twitter ise, ahlaki açıdan doğru olanı yapmak istiyordu ve tweet'leri incelemek ve suistimal, taciz, yanlış bilgilendirme ve şiddeti teşvik edenleri engellemek için on binlerce içerik moderatörü kiraladı (Facebook da monitörler kullandı, ancak çoğunlukla vitrin için. Onların asıl ilgi alanı para kazanmaktı.
Musk, ‘ship of fools’ diyor ama Türkçede ‘aptallar gemisi’ bir anlam ifade etmiyor. O yüzden ‘tımarhane’ dedim.
Lavabonun ingilizcesi ‘sink’ demek. Bu kelimenin başka bir anlamı da ‘sink in’ olaarak kullanıldığında, ‘anlaşılsın, yerleşsin’ demek. Elinde bir ‘sink’ taşıyarak görsel bir tekerleme sunuyordu: ‘Let that sink in. I am the new owner’. Bu lavaboyu içeri alın, yeni patron benim. Ya da, ‘anlayın artık, yeni patron benim’
Liquid Death, aluminyum kutuda satılan su. Bence tek özelliği çok pahalı olması (Avustralya’da 500 ml bir kutu 7 Avustralya doları, yani yaklaşık 130 TL).
"Quisling" terimi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimiyle işbirliği yapan Norveçli politikacı Vidkun Quisling'in soyadından türetilmiştir. İkinci Dünya Savaşı bağlamında "quisling" terimi, düşman işgal gücüyle işbirliği yapan kişiyi tanımlamak için kullanılırdı.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Aşırı bir Twitter kullanıcısı değilim ama Musk'ın Twitter ile ne yapacağını merak ediyorum. Yeni AI araçları ilginç seçenekler getirebilir. Sağolun.
X in yeni gelen topluluklar özelliğini beğenmeniz benim de ilgili çekti. Son dönemde en önemli olarak gördüğüm bu özellik olsa da bunu Twitter'dan daha iyi yapan Reddit gibi ortamları da düşündüm Ancak ben de kendimin katılabileceği bazı topluluklara baktım sonra da bıraktım.
Size BLUESKY ya da MASTODON sosyal ağlarını tavsiye ederim. Katılım davet usulu olduğu için ilgilenirseniz davet kodu da yollayabilirim.
Son olarak yazınızın önemli bir boşluğu doldurduğu görüşündeyim, teşekkürler 🖖🏻