2023 : Türkiye'nin Düzeni
Yüzyıl önce iki komşu rakip ülke iki farklı tercih: Sosyalizm ve Kapitalizm; Rusya ve Türkiye. Hangi tercih doğruydu diyebilir miyiz?
Lütfen yorum yapın ve paylaşın. Bazı bilgiler tartışıldıkça olgunlaşıp sarihleşiyor:
2023'ün ılık bir Ekim sabahında
Bacaklarımda hafif bir uyuşma ile uyandım
Ve sanki yüz yıllık ulu bir çınar gibi
Kök salmaya başladım o sabah
Ve ilk kez sağımda solumda
Asırlardır durmakta olan diğer çınarları farkettim
Doğudan hafif bir seher yeli yükseldi
Ve asırlık çınarlar beni de aralarına aldılar
Ve 2023'ün ılık bir Ekim sabahında
Yeni bir kayaların oğlunun doğuşunu
Beraberce seyre koyulduk
Rahmetli Barış Manço bunu yazdığında1, Cumhuriyet henüz elli yaşında idi.
Kompleks Sistemler
Elli yıl önce bir sohbette, ‘Batıda komünistlerin işi zor. Oraların rahat insanları toplumsal çelişkileri anlamaz; bizde ise her şey çelişki, o yüzden sosyalizm bize daha cazip gelmeli’ denmişti. Kimdi, konu neydi hatırlamıyorum. Das Kapital’daki ‘kapitalizm gelişerek sosyalizmin şartlarını olgunlaştırır’ önermesi ile ‘fakir ülkeler daha kolay sosyalist olur’ söylemi arasındaki zıtlığı hissetmişimdir ki, sohbetin bu kısmını unutmamışım.
Niçin unutmadığımın yorumunu şimdi böyle yapıyorum. O zaman aklıma gelmezdi. Sosyalizmi bir kalkınma stratejisi olarak görüyorduk ve ‘fakir milletlere sosyalizm lazım’ fikri bana da makul geliyordu. Sosyalistlerin daha hızlı kalkındığına kanıtımız kuzey komşumuzdu. Ruslar sosyalizmi, biz kapitalizmi seçmiştik. Aradaki fark ortadaydı.
Hangisi doğru tercihti?
Rusya sanki daha iyi tercih yapmış görünüyordu o zamanlar. Fabrikaları, Bolşoy balesi, opera müzik edebiyat kültür ortamı, Moskova metrosu, nükleer başlıklı füzeleri, denizaltıları, Sputnikleri, Türkiye’de kurdukları Seydişehir aluminyum tesisleri ile Rusya Türkiye’nin fersah fersah önündeydi ve farklı bir kulvarda kapitalizmin en ileri ülkeleri ile yarışıyordu.
![](https://substackcdn.com/image/fetch/w_1456,c_limit,f_auto,q_auto:good,fl_progressive:steep/https%3A%2F%2Fsubstack-post-media.s3.amazonaws.com%2Fpublic%2Fimages%2F0be5d405-fd94-408a-98a9-915e07cda039_740x676.jpeg)
Ya bugün? Yüz sene önce yapılan iki sistem tercihini, ülke kalkınma oranları olarak bugün kıyaslarsak ne sonuç çıkar? Mühendis yazısında bir denklem olmazsa olmaz diyerek ve kalkınma seviyesini G harfi ile ifade edersek, soruyu şöyle tarif edebiliriz2.
Ortalama Kalkınma Hızı
Burada,
Delta G = Yüz senede elde edilen kalkınma miktarı
r = Ortalama kalkınma hızı (yüz yıl ortalaması)
TR, RU = Türkiye, Rusya
Yazının amacı, rTR ve rRU değerlerini karşılaştırmak. Hangisi daha büyükse, o ülke daha hızlı kalkınmış demek.
Kriter G
Denklem yazmak kolay, ama işin kolayına kaçmazsak hesaplamak zor. Tek bir parametre seçsek (mesela milli gelir, tank sayısı, bebek ölüm oranı, vb) bir rakam hesaplayabiliriz ama o rakam kalkınmanın tümünü değil sadece kendisini temsil eder.
Gerçi bilimsel araştırma yaptığını sanarken böyle kolaycılık yapanlar az değil. Yüzüğünü mahzende kaybeden Nasrettin Hocanın burası daha aydınlık diye kapı önünde araması gibi. Ben öyle yapmayacağım. DeltaG değerlerini sayısal olarak ifade edemesek bile, hangisinin daha büyük olduğuna dair ikna edici gözlemler yapabiliriz kanaatindeyim. Bu yazının da amacı o zaten.
Arife tarif
‘Sosyalizm başarılı bir tercih olmuş olsaydı, SSCB yıkılmazdı zaten’ diyenler olabilir. Amacım sosyalizm ve kapitalizmin karşılaştırmalı analizi değil. Sadece Rusya ve Türkiye ile ilgileniyorum. Genellemelerden kaçınacağım.
Öte yandan, ‘Türkiye’nin hali belli, ölmüş bitmişiz sen bizi yedi düvele kafa tutan Rusya ile karşılaştırıyorsun’ diyenler de olabilir. Ben Türkiye’nin sanılandan güçlü olduğu kanısındayım. İki handikabı var ve onlar Türkiye’nin gücünü gizliyor:
Türkiye şu anda çok kötü yönetiliyor.
Halefini yaratamayan iktidarın sebep olduğu belirsizlik adım atmayı engelliyor.
Karanlık ama çözümsüz değil, Üstelik, bu iki ciddi handikapa rağmen Türkiye’nin hala büyümeye devam etmesi, temellerin sağlamlığını gösteriyor. Bu sağlamlık bence Cumhuriyeti kuran kadroların yaptığı tercihlerin dirayetini gösteriyor bize.
Bozucu faktörler (Confounding Factors)
Rejim seçiminden bağımsız olarak kalkınma hızını etkileyen bozucu faktörler3 var kuşkusuz. Mesela,
SSCB İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük mal ve can kaybı verdi. Türkiye savaşın dışında kalmayı başardı. Yani Türkiye lehine bir faktör.
SSCB kurulduğunda Çarlık Rusyası bürokrasisini kullanamadı. Eski bürokratlar kaçtı ya da öldü. Türkiye Cumhuriyetini kuranlarınsa çoğu zaten Osmanlı Devletinde de önemli mevki sahibi kadrolardı. Türkiye lehine bir başka faktör.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurkenki nüfusun büyük bir oranı (hristiyan tebaa) mübadele ve başka nedenlerle ülkeyi terketti. Bunların çoğunluğu ticaret ve zanaat erbabıydı ve yoklukları hissedildi. Bu Türkiye’nin aleyhine oldu.
Çorak Anadolu yaylasının aksine, Rusya, Avrupa’nın en mümbit tarım arazilerine sahip bir ülke. Bu da Türkiye aleyhine çok önemli bir faktör.
Rusya’nın doğal gaz ve petrol kaynakları SSCB yıkıldıktan sonra çökmek üzere bir ülkeye can suyu oldu. Uzun dönemde, müstesna doğal kaynakların bir ülkenin bekasına katkısı karmaşıktır. Bazı şartlarda, değerli doğal kaynaklara sahip olmak ülkenin zararına olabilir (Dutch Disease diye adlandırılan şey). Bunu kimin lehine aleyhine yazacağımı bilemedim.
Yüz yıl önce Rusya ve Türkiye
Çeşitli kaynakları kullanarak Tablo 1’i derledim. K sütunları her rakamın geldiği kaynağa işaret ediyor. Dip notlarda listeliyorum4. Perspektif sunma amacı ile Britanya’yı ekledim bazı kalemler için.
![](https://substackcdn.com/image/fetch/w_1456,c_limit,f_auto,q_auto:good,fl_progressive:steep/https%3A%2F%2Fsubstack-post-media.s3.amazonaws.com%2Fpublic%2Fimages%2F4140bbca-448e-488e-a7a3-01c119c49ec2_1398x494.jpeg)
Üretim kapasitesi ile ilgili kalemlerde Rusya çok önde. Dış borç ve kişi başına milli gelir rakamları daha yakın birbirine. Ancak nitelik farkı var. Rusya 19. yüzyılda aldığı borçların çoğunu üretim kapasitesini arttırmak için kullanmış, Osmanlı ise cari harcamaları karşılamak ve eski borçları çevirmek için. Rusya demiryollarına büyük yatırım yapmış ki demiryolları sayesinde iç bölgelerdeki üretim kapasitesini dış pazarlara yönlendirebilsin borçlarını ödesin diye. Bu mantıklı çünkü Rusya’nın böyle bir fazladan üretim kapasitesi var. O zamanlar petrol üretiminde dünya ikincisi, kömürde beşinci, demir cevherinde dördüncü imiş. Anadolu ise şimdi olduğu gibi o zaman da hem çorak hem doğal kaynaklardan yana fakir. Bu yüzden, Anadolu’ya döşenen demir yolları dış pazarlara yollanacak ihtiyaç fazlası üretim olmadığı için daha çok dış malların Anadolu ve daha doğusuna kolay ulaşımını sağlayarak mevcut üretici güçleri zaafa uğratmaya yaramış. Rusya’da olanın tam tersi yani.
Özetle 100 sene önce, biri sosyalist diğeri kapitalist kulvardan koşmaya başladıklarında, SSCB olarak yeniden kurulan Rusya, Türkiye Cumhuriyeti olarak yeniden kendini icat eden Türkiye’nin fersah fersah önünde ve doğal kaynaklar olarak da daha avantajlı imiş. Bakalım ne olmuş 100 sene zarfında.
Yüzyıl sonra
Yüz öncesinin kalkınmışlık kriterleri bugün için yetersiz ama yine de bir fikir olsun diye Tablo 1’i bugüne uyarladım. Kaynaklar yine dip notlarda5.
Buğday üretimi yüz yıl öncesine kıyasla az artmış. İki nedeni var: (a) Tablo 1’deki 1915 rakamları tüm hububat (buğday, arpa, mısır, vb) için; (b) 1915’de hem Türkiye (Osmanlı olarak) hem Rusya alan olarak daha büyük. Rakamları değişik kaynaklardan sağlamaya çalıştım ama o zamana dair sağlıklı istatistik bulmak zor.
Tablo 2 rakamlarının önemi bir noktaya kadar. Dünya ekonomisi yüz sene öncesine göre çok daha karmaşık. Günümüzde bir ülkenin ekonomik kalkınma düzeyini bir kaç parametreye göre değil, bütünsel karmaşık (complex) bir sistem olarak değerlendirmek gerekiyor. Ben her iki ülke için de bu değerlendirmeyi yaparken, Harvard Üniversitesi Büyüme Laboratuvarında Profesör Ricardo Hausmann önderliğinde geliştirilen Ekonomik Karmaşıklık Atlası’nı6 kullanacağım. Bu model, ülkeleri ihracat ürünlerinin kompozisyonuna göre karşılaştırıyor. Dünya pazarlarında ne kadar değişik ürün kalemlerinde rekabet edebiliyorsanız ekonominizin o kadar gelişmiş olduğuna hükmediyor. Aşağıdaki harita bu ölçütü kullanarak 2020 yılı istatistikleri bazında ülkeleri renklendirmiş.
Harita ülkeleri, küresel ve askeri güçlerine, büyüklüklerine, gelir düzeylerine değil ekonomilerinin çeşitliliği üzerine sıralandırıyor. Birinci, ikinci ve üçüncü ülkeler: Japonya, İsviçre, ve Almanya. ABD 12, Türkiye 41 ve Rusya 51 inci. Türkiye üretim becerisi ve ihracat çeşitliliği olarak Rusya’nın on basamak önünde yani.
Rusya ve Türkiye ekonomileri birbirlerinden çok farklı. Bu durum, her ülkenin ihracat sepetlerini alt alta koyunca ayan beyan gözüküyor. Ekonomik Karmaşıklık Atlası görsellerini kullanarak, önce Türkiye:
Sonra Rusya:
Rusya’nın geliri petrol, doğal gaz, kömür, ve diğer maden ve minerallerin satışına dayanırken, Türkiye ihracat sepeti daha fazla çeşitlilik gösteriyor ve karmaşıklık endeksi de o yüzden Rusya’nın ilerisinde. Türkiye ihracatında ağır basan kalemler doğal kaynaklar ya da tarımsal ürünler değil, mamul ürünler. Bunlar taşıt sektörüne ait mallar, kimyasal ürünler, tekstil, ve benzeri şeyler. Hem Rusya hem Türkiye ekonomileri ham madde ve enerji fiyatlarına bağımlı ama bu fiyatlardan zıt yönde etkileniyorlar. Enerji fiyatlarının artması Türkiye için kötü, Rusya için iyi mesela.
Aşağıdaki iki şekilde, yukarıdaki kutularda özetlenen temel ihracat kalemlerinin dünya pazarındaki pay olarak her iki ülke için son 25 sene boyunca nasıl değiştiğini görüyorsunuz.
Türkiye bu grafiğe göre tekstildeki dünya payını son 25 senede yüzde 1.8 den yüzde 2.8 e; metallerde de (çelik, aluminyum, vb) yüzde 0.8 den yüzde 2 ye çıkarmış.
Rus ihracatının son 25 senedeki gelişmesi ise şöyle:
Tarihsel gelişim grafiklerini, özellikle, muhtemel ‘Rusya sosyalist olduğu zaman çok ileride idi ondan sonra battı’ itirazını irdelemek içim sundum. Bence sosyalizmin hızlı kalkınma sunduğu günler 1960 öncesinde kaldı ve ondan sonra SSCB tökezlemeye başladı. Bence bunun sosyalist sistemin kendi iç özelliklerinden gelen nedenleri var ve bu konuya belki başka bir yazıda değinirim. Türkiye’deki grafik de ilginç temayüllere işaret ediyor ama bu yazıda bunların derinine inecek zamanım yok.
Yukarıda aktarılanlar üzerine çeşitli yorumlar yapılabilir. Ayrıntı içinde boğulmadan şu gözlemleri yapmakla yetineceğim:
Yüz sene önce Türkiye ekonomisi küçük ve iptidai idi. Bırak makinayı demir döküm bile yapılamıyordu. Tekstil, üzüm incir kuru yemiş gibi tek tük ve cüzi ihracat kalemlerinin çoğu bir kaç sene içinde mübadele zorlaması ile evlerini işlerini terketmek zorunda kalacak olan Levantenler ve gayri müslimlerin elinde idi. Bu mütevazi başlangıca rağmen, Türkiye Cumhuriyeti, yüz yılda modern, çeşitli ürün bazlarında dünya pazarlarında rekabet edebilen bir ekonomi kurabildi.
Yüz sene önce Rus ekonomisini besleyen şey doğal kaynak zenginliği idi. Bugün de öyle. Rusya, dünya pazarlarında rekabet edebilecek bir sanayii sektörü kurmada aciz kaldı.
Şöyle özetleyeceğim:
100 sene önce Türkiye ekonomisi Rusya'nın çok gerisinde idi. Bugün farkın kapandığı hatta Türkiye'nin öne geçtiği gözlenebilir. Enerji ve doğal kaynak üstünlüğü dolayısı ile Rusya daha zengin ama sınai yetkinlik olarak Türkiye daha ileride. Başlangıç ve bitiş noktalarını göz önüne alarak, ortalama kalkınma hızları açısından yüz yıl önce kapitalist kalkınma yolunu seçen Türkiye'nin, yine yüz yıl önce sosyalist kalkınma yolunu seçen Rusya'ya kıyasla daha hızlı bir kalkınma hızını yakalamış olduğunu söyleyebiliriz.
References
Ananich, B. (2006) The Russian economy and banking system. Cambridge History of Russia içinde, s. 397-425
Karabağ, Hacer (2017). “Osmanlı’nın Tarımsal Mirası ve Erken Cumhuriyet Döneminde Kırsal Kesimin Kalkınmasına Yönelik Çalışmalar (Bursa Örneğinde)”. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 18, S. 32, s. 225-257
Markevich, A. ve Harrison, M (2012). Russia’s national income in war and revolution, 1913 to 1928.
Ökçün, G. (1984) Osmanlı Sanayii 1913-1915 İstatistikleri, Hil yayın.
Özdemir, B. (2009) Osmanlı Devleti Dış Borçları.
Pamuk, Ş. (2018). Uneven centuries : economic development of Turkey since 1820. Princeton University Press.
‘Nisan 1972’de Ankara Polatlı Topçu ve Füze Okul Komutanlığı’nda yedek subay öğrenciyle bestelemeye başladığı Kayaların Oğlu/2023'ün hazırlığını, tayin olduğu Balıkesir Edremit’teki birliğinde bitirmiş’ diyor Sinema Müzik web sitesinde.
Substack latex kullanarak matematiksel denklem yazma imkanını getirdi. Onu denemek için yazdım bu denklemleri. Yoksa o kadar da lazım değiller.
İstatistiksel analizde bozucu (confounding) faktör, hem bağımsız (manipüle edilen veya çalışılan) değişken hem de bağımlı değişken (ölçülen sonuç) ile ilgili olup ikisi arasında keşfedilmek istenen ilişkinin yorumlanmasını etkileyebilir. Örneğin sigara ile akciğer kanseri ilintisini araştırmak için bir çalışma yürüttüğümüzü varsayalım. Yaş, bozucu bir faktördür çünkü hem sigara (yaşlı bireylerin daha uzun süre sigara içme olasılığı daha yüksektir) hem de akciğer kanseri (akciğer kanseri riski yaşla birlikte artar) ile ilişkilidir. Analizimizde yaşın etkisini hesaba katmazsak, yanlış bir şekilde sigara içmenin akciğer kanseri için olduğundan daha güçlü bir risk faktörü olduğu sonucuna varabiliriz.
(a) Ananich, s.419
(b) Ananich, s.422
(c) Ananich, s.415
(d) Ananich, s.421
(e) International Encyclopedia of the First World War
(f) Markevich and Harrison, cepr.org
(g) Pamuk, Table 6.1
(h) wikipedia
(i) Karabağ, Tablo 2
(j) Özdemir, Tablo 12
(k) Ökçün, Önsöz
Tablo 2 kaynakları:
Altın rezervleri : World Gold Council
Dış Borçlar : ceicdata.com
Buğday : world.grain.com
Per capita GDP : data.worldbank.org
Atlas, özet olarak, ürettikleri ve ihraç ettikleri ürünlerin karmaşıklığını ölçerek ülkelerin ekonomik potansiyelini irdeliyor. Bir ülkenin ne kadar farklı ürün üretebileceğini ve ne kadar farklı ürün ihraç edebileceğini ifade eden bir ölçütün yanı sıra bu modeli kullanarak ülke önündeki gelişme seçeneklerini görselleştirme araçları sunuyor. Web sitesini incelemenizi kuvvetle tavsiye ederim.
Hocam,
Çok ilginç bir inceleme olmuş, elinize sağlık.
Sscb ile bugünkü Rusya'yı karşılaştırmak oldukça güç olmalı ?!?!
Türkiye konumu itibariyle eskiden de şimdi de çok zor bir ülke; başarmak hemen önümüzde gibi görünüyor, elimizi uzatsak yakalıyacağız gibi duruyor, ama nir türlü yakalıyamıyoruz, kabus gibi !!!
Sevgilerimle,
İhsan Özalp
Halim'cim eline sağlık. Çok derinlemesine ve ilginç bir analiz olmuş. Sosyal bir SWOT analizi gibi.
Ben de Şükrü'nün görüşlerine katılıyorum. 9 sene eski Sovyet ülkelerinde yaşamış birisi olarak, onların alt yapı, sanat, spor ve kültür konularında bizden ne kadar ileride olduklarını gözlemleme şansını buldum. Sevgilerimle.