If you like what you read, copy and share the link, post it on another platform.
Please also subscribe to make sure you will not miss future posts. Subscription is free. Your email will not be used for other purposes. You will receive no advertisements.
-+-+-+-+
Melis Uğurlu'nun zamanın farklı tasavvurları üzerine paylaştığı bir görsel, beni bu yazıyı yazmaya teşvik etti.
Antik Yunanlılar zamanı sonu dönüp başı ile birleşen bir çember olarak algılarlarmış. Platon için zaman, gökyüzü ile aynı anda yaratılan ve o yaratılma anından beri gök cisimlerinin mütenasip hareketlerini takip ederek mütemadiyen kendini tekrarlayan bir döngüydü. Platon'un anlayışında bir "Kıyamet Günü" yoktu—yani nihai bir yargı ve hesaplaşma zamanı tasavvur edilmiyordu. Zaman ebedi döngülerini sürdürüp gidecekti ona göre.
Yahudi-Hristiyan öğretilerinden etkilenen çağımız anlayışına göre, zamanın bir başlangıç noktası (Yaratılış) ve nihai bir sonu (Kıyamet günü) var; ve zaman bu başlangıçtan o sona doğru sabit hızla ilerler. Yani modern çağ zaman tasavvuru düz bir çizgidir.
Bizim kendi zamanımız
Melis Uğurlu'yu okurken, bizzat kendi öznel zaman deneyimimizin hayat boyunca nasıl değişebildiğini düşündüm. Bu değişimi iyi anlarsak eğer, işte o zaman, sonsuza dek yaşamayı tasavvur edebiliriz.
Öznel zaman çizgimiz doğumla başlar. Doğduğumuz gün bizim miladımızdır. O yüzden, önceki olaylar beynimizde farklı bir zihinsel kategoride yer alır. Mesela, yirmi yaşındayken, doğumumdan sadece bir yıl önce meydana gelen bir olay bana antik tarihmiş yani çok eskilerde cereyan etmiş gibi görünürdü. Şimdi yetmiş yaşındayım ve yirmi bir yıl öncesinden bazı anımsamalar sanki geçen yıl gibi hissettiriyor kendilerini.
Çemberler boyu dönen yıllar
Doğumla başlayan hayatımızın hatırlayabildiğimiz ilk dönemleri Plato döngülerini andırıyor. Okul yıllarını birbiri ardından, sömestir başı, sömestir sonu, yaz tatili derken aynı çember etrafında dönüyor gibi tekrarlayarak büyüdük. Sonra biz farkına varmadan, o çemberler, iş, aile ve kariyer rutinlerine karıştı, muhtevalar biraz değişse de farklı fakat birbiri ile mütenasip ve sürekli tekrarlamalar ile devam ettik.
Bence hepimiz bu deneyimi paylaşıyoruz. Başlangıçta zamanı Plato gibi tasavvur ediyoruz —bir okul yılından diğerine, ilkokuldan liseye, sonra bazılarımız için üniversiteye, oradan oraya, çember çember dönerek ilerleme. Bir döngüden diğerine sorunsuz bir şekilde geçerek büyüdük yaşlandık.
Bütün bu döngüler içinde, ölümü, hayatın gerçeği olarak kabul ettim hep ama, o an içinde döndüğüm çemberin taahhütlerine odaklanmış zaman tasavvurum içinde o kadar uzaklardaydı ki, nadiren girerdi günlük düşüncelerime.
Döngüler Devam Eder
Bazılarımız evlenir, çoluk çocuğa karışır ve bu aynı döngüleri çocuklarımızla tekrarlarız. Bir okul yılından diğerine, ilkokulundan lisesine, kendi döngülerimizle örtüşen yeni bir döngü katmanı yaratırız.
Çocuklar evden ayrıldıktan sonra bile, işimiz bize sağlar düzenimizi — zaman duygumuzu kurgulayan bir dizi proje ve iş teslim tarihleri ve yıldan yıla yıllık tatil seyahat gibi kendi kendine oluşan tekrarlar.
Bu dönemlerde başlarız yaşımızı fark etmeye ve kırılganlıklarımızı hissetmeye, ancak mevcut döngülerimizin talepleriyle meşgul olmaya devam ederiz yine de.
Büyük Sarsıntı: Emeklilik
Emeklilik bu ritmi bozar, çember çember dönerek seyreden zamanı aniden doğrusal hale getirir. Bilinçli bir eylem almaz duruma el koymazsak, zaman tasavvurumuz artık görmezden gelemeyeceğimiz bir sona doğru üzerinde sadece tek bir yönde seyahat edilen bir yol çizgisi haline gelir.
Sonsuza Dek Nasıl Yaşanır
Başlıkta vaat edildiği gibi "sonsuza dek yaşamak" istiyorsanız, bu çizgiyi gençken olduğu gibi tekrar çember döngülere eğip bükeceksiniz. Bunu yapmak için, niyet, irade ve azim gerekir:
Yeni projeler üstlenin
Yeni taahhütlere girin
Gelecek için somut planlar yapın
Pazar günleri balık tutmak veya golf oynamak gibi keyif veren hobilerden veya zahmetsiz zaman geçirme fırsatlarından bahsetmiyorum. Böyle şeyler, kararlılıkla ileri doğru hareket etmeye devam eden düz hat üstünde küçük dalgalanmalar yaratır sadece. Bunlar yerine, bellekte iz bırakan ve gerçek bir bağlılık gerektiren somut döngülere ihtiyacınız var.
Zamanınıza çeki düzen veren taahhütlere girmekten korkmayın:
Önümüzdeki Pazar günü tamamlanacak bir projeye başlayın mesela
Yaz için başka bir proje
Gelecek yılın bu zamanına kadar bitecek bir tane daha
Belki on yıl sürebilecek iddialı bir girişim
Öznel Ölümsüzlük Felsefesi
Gençken zamanlı zamansız ama sebatla kararlılıkla o dönemin önünüze koyduğu gailelerin çemberlerinde koştuğunuz gibi, bugün kendi koyduğunuz hedeflerin peşinde yine aynı bağlılıkla koşmaya başlamak, zaman algınızı derinden değiştirecektir emin olun. İşte öznel deneyiminiz içinde "sonsuza dek yaşamanızı" sağlayacak olan şey bu değişimdir.
Döngünün sonunda kırılacağı ve çizginin kopacağı kaçınılmaz da olsa, şu anda ne önemi var? O kopmadan sonra zaten hiç önemi yok. Hayat, doğmadan önceki milyonlarca yılda ne olduysa öyle devam edecek.
Her birimizin kendi zaman çizgisi var ve bu zaman çizgisi içinde, hepimiz ölümsüz olmaya çalışabiliriz. O çizginin ötesinde, öncesinde zaten olmadığı gibi sonrasında da, ne cereyan edeceği bizi ırgalamaz. Ama o çizginin üzerinde iken hala, pür dikkat ve bağlılık gerektiren anlamlı ve kapsamlı yeni döngüler yaratabilirsek zamanı gençliğimizin çembersel modeline geri bükmüş ve lineer zaman tasavvurunu ve bu tasavvurun yüklediği beklentileri aşmış oluruz.
Halim'cim yine çok güzel yazmışsın. "sonsuza dek yaşamak" istiyorsanız, bu çizgiyi gençken olduğu gibi tekrar çember döngülere eğip bükeceksiniz. Bunu yapmak için, niyet, irade ve azim gerekir.
Bu söylediğin çok doğru ama ben bunu yapmak için iki şeyi daha eklemek gerekir diye düşünüyorum. "niyet, irade ve azim ve sağlık ve para". Sağlık sorunları veya ekonomik sıkıntısı olan birinin değil bunları yapmaya, düşünmeye bile fırsatı olamaz maalesef.
Sevgilerimle.
Sevgili Halim,
Hayat için güzel bir benzetme olmuş, eline sağlık.
Ben biraz farklı düşünüyorum.
Bu yaşa kadar, çeşitli kez çember ve düz çizgileri peşpeşe yaşadık, diyorum.
Bence, çemberler yoğun bir hayat dönemleri. Okullar, iş değiştirme, evlilik çocuk sorumlulukları, torun dönemi...
Arada, rutine inmiş hayat çizgileri yaşadık. Ancak, bu çizgi dönemlerini, "planlama, güç toplama, geçmişi sorgulama dönemleri" gibi düşünüyorum.
Uzun veya yüksek atlama yapacak atletlerin, hız almak için geriye gidip, tekrar koşması gibi...
Selamlar, sevgiler.
Geçmiş bayramın kutlu olsun.