Dedelerimi görmedim. Halim Dedem ben doğmadan sekiz sene önce ölmüş. Kalp krizi diye biliyorum. Anne tarafında ise, annem bebek yaşta anne babasını bir trafik kazasında kaybetmiş.
Bizim ailede kadınlar uzun yaşamışlar. Annemin ve babamın anneannelerini gayet iyi hatırlıyorum. Annemin anneannesine anneanne, babamın anneannesine büyük anne derdik.
Bir torun olarak yaşamadığım dede - torun ilişkisini şimdi dede olarak yaşayacağım inşallah. Eleanor henüz iki haftalık, dede kim nine kim bilmiyor ama benim yaşıma gelen herkesin bildiği gibi çocuklar çok çabuk büyüyorlar.
Büyükannem, ‘torun malın kârıdır’ derdi. Tam olarak ne kasdettiğini sormadım. Herhalde, çocuk büyütme mesuliyetlerine göre torun sevmenin zevkli ve daha az zahmetli olduğunu söylemek istiyordu. Bunu derken, rahmetlinin bendeki emeğini inkar edemem. Babaannem ile beraber Ankara Bahçelievlerde bahçeye bakan bir dairede otururlardı. Liseyi Ankara Atatürk’de yatılı okurken, hafta sonlarında onların yanına evci çıkardım. Babaannemin tam ne olduğunu bilmediğim bir böbrek hastalığı vardı ve hareket etmekte zorluk çekerdi. Evi çekip çeviren büyükannemdi.
Taylan, Eleanor için Türkçe resimli kitap bulabilir miyiz diye sordu. Idefix sayfasından aşağıdaki kitapları ısmarladım. Ay sonuna gelecek inşallah:
İngilizcede aşağıdaki gibi kendi başına duran saatlere dede saati diyorlar.
İsim bir şarkıdan geliyormuş Wikipedia’ya göre. Artık dede olduğuma göre ben de alsam mı böyle bir saat. Yukarıdaki saat 210 cm yüksekliğinde ve fiyatı 16 890 Avustralya doları imiş. Nakliye ücreti almıyoruz diyorlar. E artık almasınlar bi zahmet.
İki gün önce bisikletle giderken bir kuş geldi kulağımı tırmaladı. Etimi kopardı gitti sandım, öyle acıdı. Senenin bu vaktinde (burada bahar şimdi) yuvalarını koruyorlar. Bizim mahallede sağda solda direklere şu afişleri bağlamış belediye:
Havada süzülerek gelen kuşlardan koruyun kendinizi diyor. Bir tek bu Magpie denilen kuşlar yapıyor bunu. Bana saldıran kuşun resmi yok ama YouTube’dan seyredebilirsiniz isterseniz benzer Magpie ataklarını.
Kendi mahalle insanlarını tanıyorlar. Saldırıları yabancılara karşı. Mesela bizim bahçeye gelip giden bir magpie ailesi var. Bir kere bile bize saldırmadılar. Geçen sene ailenin yavrusu evin içine girmişti merak edip ve bizim Pascal buraların sahibi benim diyerek gidip onu ayağından ısırmıştı. O yavru şimdi büyüdü, arada bir yine gelip Pascal’ın yanına konuyor. Pascal’ın beş katı ama her nedense ne Pascal ondan korkuyor ne de o Pascal’a saldırıyor. Birbirlerini hatırlıyorlar demek ki.
Daha dede olamayanlar için güzel bir yazı olmuş. Paylaştıklarından, bu aşamayı da görmeden gitmemeye karar verdim. Kalemine sağlık.
Halim dede, yine ne güzel, ne içten yazmışsın. Elanour senin gibi bir dedesi olduğu için şanslı.
Bu arada Melis'in, Elanour'a Türkçeyi, Çinceden önce öğreteceğine eminim. 😀👍🥰