Bilgi otoritelerimizi nasıl seçiyoruz
Bildiklerimizin hemen hepsini başkalarından öğreniyoruz
Kutuplaşmış bir toplumda karşı kutuptakilerin cahil oldukları için o yanda olduklarına inanıyor çoğu insan. Kendi bildiklerimizin doğru olduğundan ne kadar eminiz?
Adresi kopyalayıp ( _↑_ Copy Link) WhatsApp grubunuza gönderebilirsiniz.
Son nüshada kaldığım yerden devam ediyorum.
Doğar doğmaz başlıyoruz öğrenmeye. Ufak çocukların konuşmayı, yürümeyi, temel motor becerileri nasıl öğrendiklerini henüz bilmiyoruz ama aynı hünerleri makinalara öğretmeye çalışan mühendislerin kullandıkları yöntemler belki insan öğrenme usullerine ışık tutabilir.
Robotik otomasyonda, son efektör pozisyon kontrolü zordur. Bu yüzden fabrika robotları uyguladıkları kuvvete göre çok sert (stiff) inşa edilir. Otuz sene önce yer altı madenlerinde kaya saplaması otomasyonu çalışan bir doktora öğrencim vardı. Makinalar hidrolikti ve son efektör kayaya yaklaşırken olta ucu gibi sallanırdı. İnsanı aradan çıkarıp son efektörü kayanın üzerinde istenilen pozisyonlara bilgisayar kontrolünde götürüp kaya cıvatasını saplamak o günkü teknoloji ile imkansızdı.
Gündelik bir örnek verirsem, karanlık da olsa tabaktan kaşıkla aldığımız çorbayı ağzımıza sokup içmekte hiç zorluk çekmiyoruz. Bu hiç kolay bir iş değil. Bugünlerde torun Eleanor bu hüneri öğreniyor. Başlarda kaşığı yanağına çenesine götürüyordu ama artık ağzını bulmayı beceriyor. Bir inverse kinematik (tersine kinematik) problemini insiyaki olarak çözdü yani.
Otomatik robotların henüz tam beceremediği maharetleri çocuklar kolay öğreniyor:
Kaşığı kulağımıza değil ağzımıza sokmak (makinalar aynı işi tersine kinematik denklem sistemlerini çözerek başarıyor)
Etrafımızdakilerin çıkardığı sesleri taklide çalışarak ve yanlışlarımızı onlardan gelen tepkiye göre düzelterek konuşmayı öğrenmek (bugün büyük dil modellerinin kullandığı Human Reinforcement Learning denen yöntem)
Anne babamızın ve diğer insanların farklı şeyler söyleyebildiğini farkedip çelişen ifadeleri birleştirerek durumu kavramak ve kendi lehinde kullanmak (farklı verileri birleştirip tek sonuca varmayı Kalman Filtrelerine benzetiyorum).
Değişik kişi ve kaynaklardan edindiğimiz verileri kafamızda birleştirirken Kalman Filtering muadili bir yöntem kullandığımız kanaatindeyim. Aynı kaşığı ağzımıza götürürken tersine kinematik denklem sistemlerini çözmemiz gibi, farkına varmadan yapıyoruz.
Beynimizdeki Kalman filtreleri
1961 de Rudolf Kalman’ın yazdığı bir makaleye atfen Kalman filtrelemesi diye anılan yöntem, kimi yanlış kimi gürültülü kimi kesintili ölçümler kullanarak geleceği tahmin eder ve tahmine göre otomatik kontrol sinyalleri üretir. Uçaktaki otopilot uçağın yerden yüksekliğini hesaplarken birden fazla sensörden gelen duyuları (mesela radar altimetre, barometre, GPS ve haritalardan hesaplama) birleştirir ve onlara göre her saniye uçağın pozisyonunu ve irtifasını yeniden hesaplar ve gerektiğinde irtifayı ayarlar. Parazitli sinyaller parazitin düzeyine göre ya çok düşük oranda kullanılır ya da Kalman filtrelemesi onları tamamen ihmal eder. Buna karşın, güvenilen sensörlere daha fazla değer verilir.
Uçaktaki otopilot beş sensörden gelen bilgiyi uzlaştırmaya çalışırken, bir insan onlarca hatta yüzlerce kaynaktan gelen veriyi özümseyip yaşamak durumundadır. Daha mağaralarda yaşayıp mamut avladığımız zamanlarda geliştirdik beynimizdeki Kalman filtrelerini. Avcı toplayıcı toplumları inceleyen araştırmacılar (mesela Page et al, 2017), bu toplumlardaki sosyal ilişkilerin karmaşıklığına işaret ediyorlar. Böyle bir toplumda yaşayan birey niyet okumakta belki modern bir şehirliden daha mahir olmak zorundaydı. Hastayken birbirlerine bakmak, açken gıdalarını paylaşmak, vahşi hayvanlara ya da düşman gruplara karşı birbirlerini korumak, bunun için de karşılıklı güvene dayanan ilişki ağları oluşturmak zorundaydılar. Kime ne kadar güveneceklerine eksik ve yetersiz de olsa elde ne bilgi varsa ona göre karar verecektiler. Yanlış kararın sonucu, yaralandığınızda biriktiğiniz erzağı da alıp kaçarak sizi ölüme terkeden bir yoldaş olabilirdi. Çoklu sinyalleri okuyarak başkaları hakkında doğru hükümlere varmayı bilenler gelecek nesillere genlerini transfer edebildiler ancak O insanların torunları olarak bugün hepimiz insan sarrafıyız.
Kalman filtresinden kat kat daha karmaşık olan beynimizin, çelişen verileri uzlaştırma konusunda Kalman filtresinden çok daha mahir olduğuna eminim.
Köyde kentte düşünenler
Farklı bilgi kaynaklarından beslenen köylü ve kentlinin dünyaya farklı açılardan bakmaları normaldir. Farklılık, biri doğru diğeri yanlış anlamına gelmez. Zaten bir politik tercih halinde ne doğru ne yanlış tanımlamak da mümkün değildir. Toplumun bazı kesimlerinin refahını yükseltecek bazı tercihler diğer kesimleri yoksullaştırabilir. O zaman tercihin doğrusu yanlışı sizin geldiğiniz tarafa göre değişir.
Gerek kentli gerek köylü çocuklar, genellikle ana baba görüşleri çerçevesinde büyürlermiş (mesela Belçika’da bunu gözleyen Okolikj, 2023; ya da ABD’de siyasi tercihlerde ana baba ve çocukların benzeştiğini 1972 senesinde ölçen Tedin, 1972). Genç yaşta henüz kemikleşmemiş olan tercihler evi terkedince girilen iletişimlere göre değişebilir.
Dünyanın her yerinde, bu iletişimlerin daha sınırlı olduğu küçük beldelerde yaşayanlar metropollere göre daha muhafazakar olurlar. Başka söylemlerle yüzleşme şansı olmayınca ana babaları gibi düşünmeye daha mütemayil kalırlar ve bu görüşlerini ileride kendi çocuklarına transfer ederler.
Sosyal medya araçlarının bu durumu değiştirdiğini sanmıyorum çünkü sosyal medya platformlarında da insanlar kendi gibi düşünenlerle bir araya geliyorlar; farklı fikirde olanlar ile ciddi bir görüş teatisinde bulunmuyorlar.
Son olarak, kentli insanın fikir değiştirmek için daha fazla fırsatı var demek büyük kentlerde yaşayan herkes yeni fikirlere açık demek değildir. Ayrıca her yeni fikir doğrudur demek de değildir. Kamuoyu manipülasyonu için çeşitli araçların kullanıldığı günümüzde, bazen yeni fikirlere açık olmak bir toplum için faydalı bir haslet olmayabilir. Taşranın muhafazakârlığı böyle durumlarda bir denge ve savunma unsuru bile olur.
Doğru nedir?
Bu yazının konusu açısından, doğrunun dört çeşidi var:
İnsanlığın geçmişte çözdüğü, genellikle tartışma konusu olmayan ama benim bilmediğim konular
Yeterli maddi delil toplandığında doğru ya da yanlışlığı ispatlanabilecek olan hatta belki ispatlandığı iddia edilen ama bu iddianın genel olarak paylaşılmadığı önermeler
Teorik olarak bilimsel araştırmaya yatkın ama bu araştırmanın yapılması zor hatta imkansıza yakın önermeler
Doğru ya da yanlışlığı gözlem yolu ile ispatlanamayacak önermeler
Birinci tip
Birinci tip en kolayı. İnsanlığın bilgi ambarına evdeki bilgisayarımızdan ulaşabilirken, bu önermeler hakkında fikir edinmek için kişisel çaba yeterli.
İkinci Tip
İkinci tür önermeler/sorular, en müşkül olanlar. Müşkül, çünkü araştırarak bir doğru sonuca varma imkanı var ama bu araştırmayı yapmak zor (ama imkansız değil).
Örnekler
COVİD aşılarının koruması ne, riski ne?
COVİD geçirmiş birinin yine aşı olması gerekir mi?
Ya da, daha siyasi bir konuda, Ukrayna’daki Kahkovka barajını kim niçin yıktı?
Ya da, dünya fosil yakıt yakmaya bugünkü hızla devam ederse Avustralya ya da Türkiye iklimi, su kaynakları, tarımsal ekonomisi üzerindeki etkileri ne olacak?
Veya ABD hükümet borcu daha ne kadar artabilir?
Özellikle son iki soru, iklim değişikliğinin etkileri ve ABD borç üst sınırı, biraz değişik çünkü kesin cevapları ancak yaşayarak öğrenilecek, Şu anda ancak senaryo ve risk analizleri yapılabilir. Diğer soruların kesin cevabını ya şahidi oldukları için bilenler ya da araştırarak bulanlar var ama söylemiyorlar. Buna karşın, rivayet muhtemel; bilmeyenler uyduruyor, bilenlerin bazıları yalan bazıları doğru söylüyor, kimileri de kasıtlı olarak yarı doğrularla başlayıp konuyu saptırmaya çalışıyor. Böyle olması gayet doğal çünkü devasa servetlerin kazanılıp kaybedilmesi söz konusu bu sorulara verilecek cevaplara göre.
Üçüncü Tip
Üçüncü tip konular geyik muhabbeti kapsamına giriyor.
Örnekler
ABD’deki aşırı sağcılar (hemen hemen tümü) ile Türkiye’deki bazı solcular neden Putin’e aynı şekilde bakıyorlar?
Bireysel özgürlükler mi toplumsal vazifeler mi daha önemlidir?
Evrende başka hayat var mı?
Tartışarak doğruya varılamayacağını bildiğiniz sürece bu konuları tartışmakta beis yok; hatta tartışma adabını bilenlerle zevkli de olur.
Dördüncü Tip
Dördüncü tip önermeler üzerine kafa yormak zaman israfı çünkü doğru cevabı bulmak imkansız.
Örnek
Son pandeminin azgın kapitalist büyümeye (ya da gemi azıya alan ahlaksızlığa) karşı aslında bilinçli bir organizma olan dünyanın (ya da Tanrı’nın) başımıza getirdiği bir bela olduğunu önerenler oldu. Onlara karşı, pandemiyi bir virüsün yaydığına işaret yetmez çünkü bu onlara göre virüs dünyanın (ya da Tanrı’nın) bu cezayı vermek için seçtiği araçtır zaten. En fazla ‘Hikmetinden sual olmaz’ der geçerler.
Peki o zaman biz doğruyu nasıl bulacağız? Doğru bildiklerimizin doğruluğundan emin miyiz yoksa istikrarlı hayal hakikattir mi diyoruz?
Bilgi Pınarlarımız
Teşbihte hata olmaz diyerek beyin süzgecimizi bir Kalman filtresine benzetip, kendimi örnek alarak yazacağım. Sizin daha etkin usulleriniz olabilir.
İlkin, kafada bir model olması gerekiyor. İlk modelim muhtemelen çocukken anam babamdan öğrendiklerimdir.
Bazılarının kafasında Einstein’in Birleşik Teorisi gibi her şeyi açıklamaya muktedir bir model olabilir. Benim kafamdaki model eklektik. Bazen birbiri ile çelişkili modeller de olabiliyor kafamda yan yana.
Model yani bir şablon yoksa edindiğim bilgileri ne yapacağımı bilemem, olsa olsa muazzam malumatfuruş olurum.
Kafamdaki model ya da modelleri ciddiye alıyorum ama yeni verilere göre her zaman revizyon ya da toptan değiştirme ihtimaline açığım.
Kalman filtresinin model güncellerken sensör verilerini kullandığı gibi, ben de kafamdaki modelleri güncellemek için sürekli veri topluyorum. Ama seçiciyim. Yeni ilginç bilgi edinebildiğim insan ve yayınlardan başkasına vaktim olmuyor.
Sayılı insan ve yayın izleyince, onlar hakkında bir fikir oluşuyor. Mesela, Substack’dan abone olduğum, Türkiye ve dünya üzerine yazan Claire Berlinski (Cosmopolitan Globalist), Ukrayna’daki baraj patlamasının hemen ertesi günü ‘Rusya yaptı’ dedi ve sosyal medyada farklı şeyler iddia edenleri Putin trolü olmakla suçladı. Sonunda belki haklı çıkabilir ama hala aydınlatılamamış bir olayda hemen hükmünü verebilmesi beni irkiltti. Tucker Carlson’un Twitter Spaces platformunda suçu kesinkes Ukrayna ve Zelensky’ye yüklemesi kadar taraflı bir tutum. İkisini de izlemeye devam edeceğim ama bu çekinceler aklımda olarak. Kalman filtresi, yanılgının yönü ve miktarı bilindiği takdirde yanılgılı (biased) sensör verilerini de kullanabilir.
Aynı şeyleri tekrarlayan kanalları izleyemiyorum. Söylediklerini doğru da bulsam okurken dinlerken canım sıkılıyor. Kalman filtresinin, bir sıcaklığı yan yana 100 aynı tip termometre ile ölçmesi gibi. Gereksiz israf.
İlginç gördüğüm haberleri kaydetmeye çalışıyorum. Günümüzde bu çok kolaylaştı. Not defteri olarak Obsidian kullanıyorum. Size de tavsiye ederim.
Yukarıdaki notlara bir bağlam sunması için bugünlerde kullandığım bilgi kaynaklarının listesini vererek yazıyı bitiriyorum, tıklayın: Haber Kaynaklarım.
Kaynaklar
Okolikj, M., Hooghe, M. Political congruence between adolescence and their parents: evidence from a quasi-experimental local elections in the city of Ghent (Belgium). Acta Polit 58, 101–117 (2023).
Page AE, Chaudhary N, Viguier S, Dyble M, Thompson J, Smith D, Salali GD, Mace R, Migliano AB. Hunter-Gatherer Social Networks and Reproductive Success. Sci Rep. 2017 Apr 25;7(1):1153.
Tedin, K. L. (1974). The Influence of Parents on the Political Attitudes of Adolescents. The American Political Science Review, 68(4), 1579–1592.
Gördüklerim Okuduklarım
Fox News
MSU Profesörü Amy Wisner, İş Pazarlaması dersini alan altı yüz öğrencisini, sol ve radikal feminist bir web sitesi olan "Rebellion Community"ye kişi başı 99 dolar vererek abone olmaya zorlamış. Web sitesini zaten o kurmuşmuş ve paraların kontrol, de onun elindeymiş. Bununla ilgili iki sorum var:
Michigan Üniversitesi Kalite Kontrol ekibi, bunu nasıl gözden kaçırdı? Benim çalıştığım üniversitede, öğrencilerden meşru bir ders bileşenine (mesela saha gezisi) katkı gerektiğinde, özel izin almam gerekirdi idareden.
Guardian ve New York Times aboneliğim var. Neden bu haberi onlar yazmadı?
BBC Future
9000 yıl önce Çatalhöyük'te cinsiyet farkı yokmuş: erkekler ve kadınlar benzer beslenip benzer işler yapıyormuş. Peki ne değişti? Tarih, ataerkilliğin fiziksel güç gerektiren tarımla değil, iktidardakilerle başladığını işaret ediyor. İlk devletlerdeki seçkinler, kendilerine kaynak üretecek ve devleti savunacak insanlara ihtiyaç duyuyordu. Yani kalabalık ordular için kadınların daha fazla doğurması bekleniyordu ve sonunda eve kapatıldılar.
Whose Body, Dorothy L Sayers
Dorothy Sayers adlı Agatha Christie çağdaşı bir yazarın romanını okudum: Whose Body? 1923 yılında yazmış, ilk kitabı imiş. Beğendim, ayrıca o zamanın İngilteresi hakkında birinci elden gözlemlerde bulunma fırsatı veriyor size. 1923 senesi bana subjektif olarak çok eski zaman gibi geliyor ama üniversite yıllarımızdan 50 sene önce sadece. Üniversiteden bu yana bir elli sene daha geçti. Demek ki bize dün gibi gelen bazı olaylar, bugünün gençlerine antik tarih gibi geliyordur.
Günlük
Geçen Çarşamba hava güzeldi. Bulimba deresine doğru bir bisiklet gezintisi yapayım dedim. Freeway yanından giden bisiklet yoluna çıktım, Bulimba Deresine giden patikayı arıyorum.
Üç kilometre kadar böyle güney istikametinde pedal çektikten sonra, freeway’i terkettim.
Trafik ışıklarından geçtikten sonra başka bir sokaktan biraz gittim ve Bulimba Creek yolunu buldum:
Bulimba Deresi kuru değildi. Hava geçen hafta kuraktı ama önceki yağmurların suyu daha bitmemiş demek ki.
Derenin üzerine köprü yapmışlar:
Buraları sel yatağı. Yolun kenarındaki çubuklar su yüksekliğini gösteriyor, akan suyu sığ sanıp akıntı ile sürüklenmeyelim diye.
Daha fazla fotoğraf çektim zannediyordum ama çekmemişim demek ki. Hava kararmaya yakın döndüm eve.